İhtiyar gözyaşları…
Levent DONDURAN
Bir zamanlar, hani benim çocukluk yıllarımda falan; gözleri parlardı “emekliyim” diyen amcaların…
Öyle ya, nereden baksan bir 30 yılı devirmişler sabah 8 akşam 5… Bekledikleri gün geldiğinde de
emekli ikramiyesiyle hayalini kurduğu dairesini almış, en gıcırından Murat’ın en 124’ünü çekmiş
olurlardı altlarına. Yana Renualt’un en 12’sini…
Sokakta yürüyüşleri değişirdi.
Emekli olmak, bu ülkeye hizmet etmek, üretmek, çalışmakla tüketilmiş neredeyse bir yarım ömrün
meyvesini yemek demekti…
Ve belki de büyük bölümünü asgari ücretle tükettikleri iş yaşamından sonra asgariyi kat kat sollamış
emekli maaşlarıyla giyimleri kuşamları bile değişmişti. Kim bilir…
Şimdilerde de emekliler çok ünlü…
Her gece haberinde, her gündüz kuşağında boy gösteriyorlar ekranlarda… Televizyon haberciliğinin en
yıkılmaz kalesi, bu günlerde emekliler. Ve onlara mikrofonu uzatmak…
Daha reytingci hangi konu olabilir ki günümüzde…
Ağlamaklı çoğu diyeceğim ama, ağlamaklı falanı geçmiş, resmen gözleri yaşlı, hıçkırıklı hepsi…
Kimilerinin yüreğini dağlamıyor demek ki “ihtiyar gözyaşları”
Günümüzün, denizi hiç görmemiş emeklileri, artık deniz nedir bilmeden öleceğinin farkında…
Denizi bilenler de gençliğinde, artık onun içine giremeyeceğinin bilincinde…
Tatili, seyahati geçin, akşam sofrada ne var onun derdindeler. Kaşığında kıyma, çatalına et batmayalı
ne kadar zaman oldu hatırlamıyorlar bile…
Kuş sütünü geçin, kuş cinsinden bir tavuğun iki kanadı giriyor rüyalarına…
Çevresi kırışmış gözlerinde insanlığı utandıran derin bir karanlık boşluk var…
İnsanın şanını, şöhretini, parasını pulunu hatta en sevdiğini yitirmesini anlayabilirim de umudunu
yitirmiş olmaktan daha beter ne var…
Romanlar yazılası dramlar var emekli evlerinde… Dehlizleri dolduracak karanlık boşluk var…
Ekmek parası kazanmak için, hayatı sırtlamak için terkettikleri köylerine bir bayramda el öptürmeye
bile gidemiyor olmanın çaresizliği var.
Bir bölümü etli tavuklu sofraların hayalini bile kurmaktan vazgeçti…
Bir bölümü, evlat evlerine sığınmanın yaşlı kalplerindeki derin mahcubiyete alıştı…
Bir bölümü… Hem de çoooook büyük bir bölümü, aynaya baktığında gördüğünü kendinden bile
sakladı…
Aynadan emekliye bakan, artık sadece ihtiyar gözyaşları…