Federasyon
Federasyon
Değil ki..
Hep aynı şeyleri yazmaktan usandım.
Voleybol basını maalesef yok. Bu spora bakanlar da bir yerden federasyona bağımlı.
Bu nedenle köyün delisi ben oluyorum.
Özkan Mutlugil’in Burhar Felek Salonu’nda yaptırmış olduğu basın tribünü sahanın içine taşındı. Bir bakıma iyi, bir bakıma kötü.
Maçları izlemek imkanı yok. Çünkü çok alçakta kalıyor. Federasyonda bunu anlayabilecek kafa da yok tabii. Yukarıda kalabalık oluyordu. Bir parça iyib Ancak, alçakta olması kötü.
Vodafon’un sahanın kenarına koyduğu koltuklar güzel.
Ben arızalara değinmeden vaz geçmeyeceğim.
İlk bazı kulüpler, federasyonun talimatına rağmen basına maç istatistiklerini vermiyor. Başlıkta yazdığım gibi federasyon federasyon olsa yaptırır.
Bunların başında Türk Hava Yolları (THY) ile Galatasaray var. THY’de de bir yığın da yüksek maaşlı yönetici var.
Fenerbahçe eskiden vermiyor idi, Abdullah Paşaoğlu’nun gayreti ile istatistikler gelmeye başladı. Ama takım kazandığı zaman ne istatik var, ne de istatistikçi. Hepsi sevinç fotografına girme koşuşturmasında.
Federasyonun zaten basın ile ilişkisi sıfırın altında. Bundan önceki federasyon başkanları voleybol basınını bazı seyahatlere götürüp, gönüllerini alıyordu.
Voleybolda 50. yılım. Bir genç takım kampında oyunculardan birine “Beni tanıyor musun” demiştim. Tepeden tırnağa süzdü bildiğim cevabı verdi:”Hayır.”
Gelelim federasyonun “Hep bana” eylemine. 50’den fazla reklamı var. Hele isim babası olduğun Filenin Sultanları ile bu sayı çok arttı. Hergün yeni bir sponsor var. Güzel. Ama gece-gündüz voleybola bakan internet sitelerine neden birer ikişer reklam verilmiyor. Bu arada bir sponsora yön verildiği kulağıma geldi. Öyle ise yandılar.
Bugünden sonra prensip kararı aldım. Federasyonun hiçbir sponsor anlaşması toplantısına gitmeyeceğim. Ben KERİZ değilim. Zaten uzun yıllar kulüpler ile yazılan sponsorları siliyorum.
Ya federasyor normal çizgiye gelecek ve internet sitelerine REKLAM verecek. Ya da ben silmeye devam edeceğim.
Bir de şu var. Bazı takımlarımız sahaya günün mana ve önemine ait pankart ile çıkıyor. Bu pankartı yalnız bir tribüne gösteriyorlar. Tembellikten mi, kafaları mı çalışmıyor.
Bu arada Faruk Eczacıbaşı’na teşekkür ediyorum. Yıllardır verdikleri reklam ile bizin bazı masraflarımızı karşılıyorlar. Her zaman adam gibi adam derim kendilerine.
Kimseden avantam yok. Diğer arkadaşlar gibi gece-gündüz voleybola hizmet etmeye çalışıyorum. Herkesin kendine has stili vardır. Benim stilim de böyle.
Adam olurszan, adam gibi muamele görürsün.
Olmazsan, bir ata sözümüzün son iki kelimesi ile noktayı koyayım:”Rahvan gitsin.”
Not: Bana ulaşmak isteyen çok kişi var. Mail adresim cbtokgoz@gmail.com.