Fenerbahçe Kulübü, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde görkemli bir Cumhuriyet Paneli yaptı. Başkan Ali Koç ile yönetimin çoğunluğu yoktu. Katılım divan toplantılarındaki gibi kalabalık değildi. (Cengiz TOKGÖZ)
Eski asken naim Babüroğlu, harika bir Atatürk ve Cumhuriyet konuşması yaptı.
Cumhuriyetin 100. yıl heyecanını her bir paydaşıyla yaşayan ve yaşatan Kulübümüzde, Üye İlişkileri Departmanımız ve Yüksek Divan Kurulumuz, 29 Ekim’in 100.yıl dönümünde özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Fenerbahçe Kulübü’nün resmi internet sitesindeki haber şöyle:
Bağımsızlık ateşinin bir asırdır yandığı bu topraklarda Cumhuriyetin Feneri olarak 100.yılı büyük bir coşkuyla ve gururla kutladığımız bugün, Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Uğur Dündar, Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan, Yönetim Kurulu Üyemiz Can Gebetaş ve eski Yönetim Kurulu Üyelerimizden Sevil Zeynep Becan Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesislerimizde ‘Atatürk ve Fenerbahçe panelinde üyelerimizle bir araya geldi.
Bu özel organizasyonun açılış konuşmasını Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Uğur Dündar yaptı.
Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Uğur Dündar: Yaşasın, sonsuza kadar Türkiye Cumhuriyeti; yaşasın, sonsuza kadar Cumhuriyetimizin feneri, Fenerbahçemiz!
“Kulübümüzün Genel Sekreteri, değerli kardeşim Burak Kızılhan, değerli yönetici kardeşim Can Gebetaş, Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu Fenerbahçe’nin değerli Yüksek Divan Kurulu mensupları, ÜNİFB mezunlar derneği ve 1907 UNİFEB üyeleri, Fenerbahçe Sağlık Çalışanları Derneği’nin çok kıymetli üyeleri, basınımızın değerli temsilcileri, kulübümüzün kongre üyesi değerli konuşmacı konuğumuz, Emekli General ve Akademisyen Sayın Naim Babüroğlu ve tüm değerli konuklar…
19 Mayıs 1919’da Samsun’da yaktığı bağımsızlık ateşini; askerî, siyasi ve diplomatik eşsiz zaferlerinin sonunda 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ile taçlandıran Büyük Atatürk ve dava arkadaşlarını saygı, özlem ve minnet duygularımla anıyor, Cumhuriyetimizin 100. yılını en içten dileklerimle kutluyorum.
Dünyanın pek çok ülkesi monarşiyle yönetilirken ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.’ diyen; herkese eşit eğitim hakkından, kadınlara seçme ve seçilme hakkına, sağlık hakkına, yaşam hakkına; düşünce, din ve vicdan özgürlüğüne, basın özgürlüğüne varana kadar birçok alanda milletimizin bireysel varlığını ortaya koymasını sağlayan Cumhuriyet; insan onuruna en yakışan yönetim biçimidir. Sosyal yaşamın, kişisel üretimin, zekânın, yeteneklerin, sanatın, sporun en sağlıklı şekilde doğması ve yaşaması için hazırlanmış ideal bir yuvadır. Bugün baktığımızda bile hayâl sınırlarını zorlayan sanayileşme hamlesiyle henüz işgalden kurtulmuş; yaralı, borçlu, yorgun bir milletin kısa sürede dünyanın önde gelen ülkeleriyle yarışır hale gelebileceğine inanmaktır, Cumhuriyet. Cumhuriyet biraz da ‘Paşam burada hiçbir şey yetişmez, pek uğraşmayın.’ diyen ziraat mühendisi Tahsin Bey’e bir bataklıktan Orman Çiftliği doğabileceğini, üretim tesisleri kurulabileceğini göstermektir.
Değerli konuklar, büyük şair Nazım Hikmet”in Kurtuluş Savaşı Destanında
“Sarışın bir kurda benziyordu,
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.
Bıraksalar ince uzun bacakları üzerinde yaylanarak
Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe”den Afyon Ovası’na atlayacaktı…” diyerek anlattığı Büyük Önder, Nutuk’ta sözlerine: ‘‘1335 senesi Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım.’’ diye başlar.
Zira cumhuriyet, bir gecede kurulmuş; mazisi sığ, temelleri zayıf, kafası karışık bir rejim değildir. Boynunda idam fermanıyla dâhili ve harici düşmanlara karşı yıllarca sürdürülmüş amansız savaşların, tarifsiz badirelerin, büyük acıların, onca imkânsızlıkların içinde başarıya olan mutlak inancın ve kusursuz planların sonunda Mustafa Kemal Atatürk’ün alnında parlamış bir ışıktır. Cumhuriyetimiz; milletimiz için fazilet, gözünü Anadolu’ya dikmiş emperyal devletler için ibret, gelecek nesillerimize hakkıyla aktarmamız gereken en kıymetli emanettir.
Çanakkale’den, Samsun’dan, Amasya Genelgesi’nden, Erzurum Kongresi’nden, Sivas’tan, Sakarya Meydan Muharebesi’nden, Lozan’dan birikip; yedi düvele karşı Ankara’da devrim olan; Bursa’da bir yiğidin kanatlarını hürriyete açtığı, dizlerini emperyalizmin boğazına indirdiği sarı zeybektir Cumhuriyet. Ne mutlu biz Fenerbahçelilere ki; dünya tarihinin kaydını tutan tüm sayfaların önünde saygıyla eğildiği en büyük dehanın; muzaffer komutan, eşsiz devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün daha 19 Mayıs’ta aklına koyduğu; bağımsızlığın, medeniyetin, eşitliğin, bilimin ve aklın anahtarı olan Cumhuriyetin hem neferi, hem de feneriyiz. Ne mutlu biz Fenerbahçelilere ki; dün kayıkhanemizden Anadolu’ya silah sevkiyatı yaparken Cumhuriyete giden o meşakkatli yolun neferiydik.
Ne mutlu biz Fenerbahçelilere ki; Milli Mücadeleye moral olması için, işgal kuvvetlerinin karma takımını eze eze yenip, General Harington Kupası’nı müzemize taşıdığımızda Cumhuriyete giden o kutlu yolun feneriydik. Ne mutlu biz Fenerbahçelilere ki; 3 Temmuz Kumpası’nda da Cumhuriyetin feneriydik. Zira mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temeli budur. Bu temel, en kıymetli hazinemizdir. İstikbalde de bizi bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahlara karşı Cumhuriyetin feneriyiz. Cumhuriyete tuttuğumuz fenerin ışığı hiç sönmeyecek, enerjisi aslan tükenmeyecektir. İlelebet Cumhuriyetin feneriyiz…
Bu vesileyle bir kez daha Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyor, en büyük Fenerbahçeli Aziz Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı, özlem ve minnetle anıyorum. Yaşasın, sonsuza kadar Türkiye Cumhuriyeti. Yaşasın, sonsuza kadar Cumhuriyetimizin feneri, Fenerbahçemiz!” dedi.
Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan: İyi ki Fenerbahçe, Sonsuza Dek Cumhuriyet
Ardından kürsüye gelen Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan, “Sayın Yüksek Divan Kurulu Başkanım, saygıdeğer Yüksek Divan Kurulu Üyelerimiz, kıymetli kongre üyelerimiz, kıymetli konuklarımız…Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün çok özel günlerin en özelinde, böyle anlamlı bir günde Faruk Ilgaz Tesislerimizde bir aradayız. Her şeyden önce Cumhuriyetimizin 100.yılı kutlu olsun. Atamızdan aldığımız bu ulusa ve ülkeye hizmet görevi hiçbir zaman bitmeyecek bilinciyle ülkesinin değerlerini ve milli duruşunu benliğinde taşıyan, binlerce sporcunun yetişmesinde ve bayrağımızın göndere çekilmesinde pay sahibi olan ‘Dünyanın En Büyük Spor Kulübü’ olarak çok fazla sorumluluğumuzun olduğunun farkındayız. Bu sorumlulukları omuzlarımızda gururla taşıyoruz ve sonsuza dek taşımaya devam edeceğiz. İyi ki Fenerbahçe, Sonsuza Dek Cumhuriyet diyorum ve hepinize saygılarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı.
Tarih, Arşiv ve Müze Kurulu Başkanımız Selman Arınç’ın da kısa bir konuşma yaptığı panele konuk olarak katılan emekli general ve akademisyen Naim Babüroğlu da camiamızla buluştu.
Cumhuriyetimizin ilanı ve bu süreçte Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı devrimleri anlatan Emekli General ve Akademisyen Naim Babüroğlu, Türk kadının Kurtuluş Savaşı dönemindeki rolünü de değindi. Atamızın hayatıyla ilgili önemli bilgiler de aktaran Babüroğlu, sözlerini ‘Atatürk’le kalın, Cumhuriyet’le kalın, umutla kalın ve sağlıkla kalın’ diyerek tamamladı. Katılımcılar Emekli General ve Akademisyen Naim Babüroğlu’nun konuşmasını ayakta alkışladı.
Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Uğur Dündar, Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan organizasyonun sonunda Emekli General ve Akademisyen Naim Babüroğlu’na plaket ve forma takdim etti.
Üniversiteli Fenerbahçeliler Mezunlar Derneği Başkanı Atilla Çevik ile 1907 Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği Başkanı Ulaş Deniz Sungurtekin de Naim Babüroğlu’na Anıtkabir görselinin yer aldığı tablo hediye etti