Sonunda söyleyeceğimi baştan yazayım: Rusya ile final oynarız…
Neden bu düşüncedeyim?
Hatırlarsanız Avrupa Şampiyonası öncesi, “Biz çok iyi bir oyuncu grubuna sahibiz. Eğer bir aksilik yaşamazsak, Sırbistan ile final oynarız” diye yazmıştım.
Ama olmadı. Çünkü benim hesabımda “ev sahibi olsa da Hollanda’ya takılmayız, Sırbistan da Rusları yener” diye düşünmüştüm.
Ne var ki Sırbistan da bizim gibi sallanınca final yerine üçüncülük maçında buluşmuştuk. Sonra da kürsünün dışında kalmıştık.
Şu anda da ayni düşünceyi paylaşıyorum. “Biz iyi bir takımız. Evimizde oynamanın avantajını kullanarak finalde Rusya ile buluşuruz. Ankara da Olimpiyat vizesini almaya yakınız. Olmaz ise bu kez Mayıs ayında ki son elemelerde istediğimizi elde ederiz.”
AÇALIM
Grupta güzel bir sıralama ile rakiplerimizle kapışacağız. Önce gücünün bize yetmeyeceğini öngördüğüm Hırvatistan’ı yener moralleniriz (bu tür hataya yer olmayan organizasyonlarda ilk müsabaka çok önemlidir. Her takım zorlanabilir, stres, ekiplerin gerçek oyunlarını bazen ortaya koyamamalarına neden olur. Ancak rakibimizden daha iyi olduğumuzu da unutmamak gerekir).
Bir gün sonra eski gücünden çok uzaklaşmış bir Almanya’yı karşımızda bulacağız. İlk maçı kazanmanın morali, seyirci desteği bizi sonuca götürür.
3. gün bu kez karşımızda Hollanda olacak. Hatırlarsanız, onlarda Avrupa Şampiyonası’ndan kalma bir hesabımız var. Onlar bizi evlerinde devirmişlerdi. Şimdi sıra bizde. Üstelikte bu kez rakibi çok daha iyi tanıyoruz. Çünkü Hollanda’nın en iyi 3 oyuncusu Lonneke, Robin, Anne Vakıfbank da oynuyor. Lonneke ile Robin’in sorun yaratacağı kesin. Ancak Anne’nin varlığı bizim için avantaj olacaktır.
Yazılarımdan anımsayacağınız gibi, bu oyuncu hem servise karşı manşette, hem de hücumlarda sorunlu. Yani servislerimizin ilk hedefi o olacaktır. Sert servislerimize de mutlaka olumlu cevaplar alırız.
Diğer oyuncular ise bilindiği gibi çok etkili değiller ama takım oyununa katkıları iyi. Netice de ben bu kez kazanacağımıza inanıyorum.
Aslında Hollanda maçına bir başka bakış açısıyla yaklaşırsak, ilk iki karşılaşmayı geçtiğimiz için zaten yarı finali garantilemiş oluruz. Bu da bizim stresi azaltan bir oyun ortaya koymamıza yol açar ki, bu durumu avantaj olarak hanemize yazılır.
Bu mantıkta tek sıkıntı, ikinci olup yarı finalde Ruslarla eşleşmek olur. Ancak birinci olmak için her halükarda onları geçmek zorunluluğumuz var. Öte yandan Rusların Avrupa Şampiyonası’nda ki performanslarını tekrarlayacaklarını beklemiyorum. Çünkü o turnuvada ortaları çok az kullanmalarına karşın, tüm yükü sırtlanan 3 köşe oyuncusunun çok iyi günlerinde olmasıyla sonuca gitmişlerdi. Bu kez ayni şeyin olmayacağını düşünüyorum.
Peki, işler yolunda gider ve grubu birinci bitirirsek yarı finalde rakip kim olabilir?
Bana göre İtalya…
Aslında kürsülere çıkmayı alışkanlık haline getiren iyi ve başarılı jenerasyonunu kaybetmenin sıkıntısını yaşayan İtalya’nın bize çok fazla sorun çıkarmayacağına inanıyorum.
Öte yandan işlerin kötü gittiğini var sayarsak, yani grubu ikinci sırada bitirir, yarı finalde Rusya’ya kaybedersek, o zaman bizim için son elemeye katılmanın yolu yine İtalya dan geçer.
BİZ NE YAPMALIYIZ?
Öncelikle teknik kadromuza akıl vermek gibi bir derdim yok. Çünkü oyuncularla onlar antrenman yapıyorlar. Kimin ne durumda olduğunu da çok iyi bilip, görüyorlar. Ben sadece kendimce, dışarıdan, yani yüzeysel bakarak 3 konuda beyin jimnastiği yapacağım.
1- Neslihan oynamalı ve Gözde+ libero ile manşete girmeli. Çünkü oyunda sonucu belirleyecek bazı artılarımız olduğu gibi, eksilerimizde var. Bunların başında da servise karşı manşetlerimiz geliyor. 4 numara da görev yapan sporcularımızın bu konuda zaman zaman sıkıştıklarını, bu yüzden morallerinin bozularak, oyundan düştüklerini biliyoruz (aslında bu sadece bizim değil Dünya’daki tüm ülkelerin bir numaralı sorunu).
Öte yandan çok sert hücum yapan oyuncu sayımızda az. Manşeti iyi, tekniği yüksek oyunculara yer verince bu kez sert atak yapmakta sıkıntı yaşıyoruz. Sert hücumu ön plana alırsak, bu kez servise karşı manşette sıkışmalar başlıyor.
Bu ikilemi aşmanın yolunun Neslihan dan geçtiğini düşünenlerdenim. Böylece Neriman takımın skor yükünü kolayca sırtlar. Rakibe de büyük sorun çıkarır.
2- Kazanmak için en önemli silahın servislerimiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yüzden antrenörün gösterdiği oyuncuya veya bölgeye taktik servis atacağız diye asla sertliğinden vazgeçmemeliyiz.
3- Orta oyuncuları olabildiğince çok kullanmalıyız.
Sonuç olarak biz iyi takımız. Birbirleriyle oynamaya alışmış sporcularımızın varlığı ise avantajımız. Seyircinin desteğini arkasına alacak kızlarımızın gerçek güçlerini ortaya koymaları bizi Ankara dan- Rio’ya uçurmaya yeter…
NOT: Alev Anakök’ün geniş yorum yazısı www.voleybolx.com sitesinde. MT