Türk Voleybolu’nda Filenin Sultanları’nın olimpiyatlara gidişi ve 19 yaş kız milli takımının da Avrupa şampiyonluğu başarıları ne kadar bizi gururlandırdı ise, Avrupa Konfederasyonu’nda (CEV) uğranılan hezimet de bizi kahretti.
Konumuz 13 yıldan beri Avrupa’da Türkiye’yi mükemmel şekilde temsil eden Özkan Mutlugil’in federasyon tarafından yeniden CEV’de aday gösterilmemesi idi. Oysa Avrupa ülkelerinin temsilcileri için adeta sevgili haline gelen Özkan Mutlugil’in hedefi Avrupa Voleybol Konfedarasyonu (CEV) ve Uluslararası Voleybol Federasyonu’nda (FIVB) daha üst pozisyonlara yükselmek idi.
Ne oldu, neden oldu, her şeyi muhatabından öğrenelim istedim.
Eczacıbaşı ile 5 yıl ard arda şampiyonluk yaşayan, Arçelik, Emlak Bankası ve Galatasaray formalarını giyen Özkan Mutlugil’in lakabı Beyefendi.
Türk Voleybolu’nda önemli bir iz bırakan ve eski federasyon başkanlarından Özcan Mutlugil’in oğlu. Eşi voleybolcu, kızı voleybolcu. Voleybolu öylesine seviyor ki “Hayatımda 3 kez futbol maçına gittim” diyor.
Mutlugil 45 yıllık arkadaşım. Karakterim icabı ben sporcular ile gazeteci-sporcu ilişkisi değil “arkadaş” diyaloğu kurarım. 50 yıla yaklaşan mesleğimde hiç tekzip yemedim ve ilk günden bugünlere arkadaşlıklarım devam ediyor.
Özkan Mutlugil’i konuşmaya zor ikna ettim.
Çok özelleri ayıkladım ve yazılacakları da sizlere sunuyorum.
-Özkan Başkan, bir dönem federasyon başkanlığı yaptın. Ancak ikincisinde yapmadın. Neden?
– Akif Üstündağ benim yönetimimde başkan vekili idi. Ve bana “Ben başkan olmak istiyorum. İzin ver, sen Avrupa’da ilerle ve seni destekleyelim” dedi. Ben yapı itibariyle kişisel çekişmeler yerine uzlaşı ve paylaşan ekip çalışmasını seviyorum, kabul ettim.
– Ama Akif Üstündağ, seni Avrupa Konfederasyonu’nda (CEV) desteklemedi ve kaybeden adaya oy verdi. Darıldın mı eski arkadaşına?
– Çok üzgünüm. Beraber gidebileceğimiz TVF için bir yol ve hedef vardı. Büyük bir hata yaptı. Ve bana söylemeden Bahar’ı aday gösterdi. Bahar’ın voleybola emeği çok. Söylese idi, ben de onca yılın deneyimi ile yol gösterirdim.
– Akif Üstündağ üç önemli konuda seni suçluyor. Bunlardan biri olimpiyat elemelerinin Türkiye’ye alınamaması
-Suçlamaları ve bahaneleri kabul etmiyorum. Şiddetle red ediyorum, Akif beni iyi tanır. Ben başkan iken birçok sorumluluğumu yoğunluğum sebebiyle ona devrettim. Türkiye ihale süresinde teklif vermedi olimpiyat elemeleri için. Benim alınmasında rol oynadığım Avrupa Şampiyonası vardı Ankara’da. TVF turnuvanın başarı sonucuna göre hareket etmek istedi. İlk ihaleye teklif veren olmadı ve iptal oldu. İkincisinde Türkiye katıldı, ancak Hollanda’dan düşük, Polonya’dan yüksek ücret teklif etti.
– Hollanda yüksek mi para önerdi.
-FIVB tarihte ve yer konusunda sıkıştırıyordu, süre çok kısaydı.CEV in yeni bir ihale yapacak süresi yoktu ve aynı gün içinde CEV ofise tüm ülkelerin tekliflerini göndermeleri istendi. Ben açıkcası Polonya Federasyonu’nun kuvvetli finans yapısından dolayı yüksek bir teklif verebileceğini tahmin ediyordum. CEV olarak hem en yüksek ücret, hem de çok seyirci kapasiteli salon şartımız vardı. Bu arada Hollanda, CEV’de kimsenin tahmin etmediği şekilde yüksek bir ücret teklif etti. CEV’de başkan ve benim imzam olmadan hiçbir ödeme ve sözleşme imzalanamazdı. Benim finanstan sorumlu başkan vekili olmam bir şans değil, yılların güveni ile şahsım ve TVF olarak orada yarattığımız imajın bir sonucudur. Ve bu göreve bu nedenle layık görüldüm.
-Avrupa Şampiyonası Ankara’da yapıldı.
-Avrupa Şampiyonası finalini benim de katkım ile Polonya’nın 15.000 kişilik salon teklifine rağmen 7.000 kişilik Başkent Salonuna aldık ama olimpiyat elemeleri bambaşka bir statüde idi. Bağımsız bir kurul vardı ve rapor hazırlanıyordu. Hollanda’ya teklifinin yüksekliğinden dolayı organizasyonun verileceği belli idi. Ben de finanstan sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak Hollanda’nın yüksek teklifine tabii ki olumlu oy kullandım.
– Şu çift imza işini anlayamadım CEV Hep böyle mi çalışır.
– Önceki başkan “Şuraya verdim” derdi ve verirdi. Biz yıllarca hep buna karşı çıktık.Başkan Boriçiç ile beraber organizasyonların ihale veya teklif ile verilmesi konusunda bir dizi kural getirdik ve bu görevi komisyonlara devrettik. CEV’in ihalelerini şeffaf hale getirdik. Beş yıl önce, Boriçiç ile Lüksemburg ve Belçika’nın CEV’deki 17 senelik yönetimine “Doğu Avrupa Devrimi” ile son verdik. Benim destek ve lobi faaliyetlerim ile 8 Türk komisyonlara girdi. Bu kadar kuvvetli temsil edilen bir TVF nin Avrupa Voleybolunda hakkının yenmesi mümkün mü.
– Bir suçlama da Çekya’daki Avrupa Şampiyonası’nda virüslü çıkan iki oyuncumuza sahip çıkmadığın ve takımımızın geri yollanmasını engellemediğin için.
– Pandemi özelinde Şampiyona kurallarını iyi okumadan veya anlamadan konuşmamak lazım. U20 Çekya’da iki bizim oyuncuda bir de Ukrayna’lı oyuncuda test pozitif çıktı. Pandemi süresince Avrupa federasyonlarına “Aldığınız organizasyonlara hala talip misiniz” diye yazı yolladık.Tüm organizatör ülkeler ve Çek Federasyonu ülkelerinin sağlık bakanlıklarının şampiyona esnasında oluşabilecek acil durumlarda alacağı kararlara uyulması koşuluyla organize edebileceklerini beyan ettiler. CEV olarak bizde bir pandemi hijyen talimatı yayınlayarak buna uyulması koşulu ile ülkelerin şampiyonalara katılabileceğini ve organizatör ülkelerinde ev sahipliği yapabileceğini onayladık. Ancak bu talimatta açık olarak CEV in ihtisasının sağlık değil , voleybol olduğunu ve pandemi konusunda Dünya Sağlık Örgütü ile organizatör ülkenin sağlık bakanlığının alacağı kararlara organizasyon boyunca, birinci öncelikli uyulacağını tüm katılımcılara bildirdik.
-Türkiye’nin bundan haberi yok mu?
-U20 den önce bizim şampiyon olduğumuz U19 un jüri başkanı bendim. U19 Avrupa Şampiyonası’na İtalya,Rusya ve Almanya sağlık bakanlıklarının uygun görmemesi sebebiyle katılmadı ve 9 ülke katıldı. U19 da Hırvatistan’da bizim takımla aynı otelde kalan bir başka takım oyuncusunun ateşi çıktı ve hemen o gece karantinaya aldık, Hırvatistan Sağlık Bakanlığı’na bilgi verdik. Ertesi gün test negatif çıktı ve oyuncu devam etti. Eğer test pozitif çıksa idi Hırvatistan Sağlık bakanlığının nihai kararını bekleyecektik yani her ülkede aynı şartlar uygulandı. Biz CEV olarak U20 de Çekya Sağlık Bakanlığı’na “üç oyuncuyu izole edip. Devam edelim” dedik. Fakat kabul görmedi ve takımlar geri gönderildi.Yapacak bir şey yoktu. O gün İstanbul’da Akif bey, CEV başkan adayı Estonya başkanı ile seçim görüşmesi yapıyormuş. Bu görüşmede Çek Federasyon başkanı da varmış. Neden Çek Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nı aramadılar. Yarışma talimatlarını iyi okumak lazım. Sağlık Bakanlığı karar almış. CEV’in bu karara uymama şansı var mı.
– Gelelim seni safdışı bırakmalarına.
– Suçlamaları kabul etmiyorum ve reddediyorum.Türk voleybolunun uluslarası diplomasisi eğer kötü ise nasıl bu kadar uluslarası başarı var olabilir.Voleybol zarar görmesin diye de hep dikkatli konuşuyorum. Benim yerine bir başkasının aday gösterilmesi beni hiç rahatsız etmezdi , ama bana verilen söze istinaden bunun üslubu böyle olmamalıydı.13 senelik spor yöneticiliği, 17 senelik oyunculuk kariyeri olan bir önceki TVF başkanı CEV ve FIVB seçimlerinde aday yapılmadığını bir yabancıdan öğrenmemeli. Ayrıca Akif beyin söylemlerini de kınıyorum. Suçlamaları ve söylemlerinin üslubu spor adamlığına yakışmıyor. Boriçiç’in Türk Voleybolu’na yıllarca desteği var. Boriçiç bir spor adamı, politikacı değil. Suçlama ve iftira spor adamlığına yakışmıyor.
– Sence yanlış adayı mı desteklediler
– Desteklenecek kişiyi iyi tanımak lazım. Avrupa merkezli oyuncu menajerlik şirketi destekli Estonyalı adaya destek en büyük yanlıştı. Başka kimlerin desteklediğine bakmalı idi. Avrupa voleybolunun en önde ülkeleri Boriçiç’i destekledi.
– Önümüzde seçim var. Başkanlığa aday olur musun?
– Hayır. Ama her zaman Türk Voleybolu’nun yanındayım. Şu iyi bilinsin ki, ülke sevgimi kimseye sorgulatmam.
– Özel bir duyum aldım. Boriçiç seni CEV’e CEO yapacak imiş. Doğru mu.
– CEV’de böyle bir pozisyon yok.Biri iyi hayal kurmuş.
– Yani CEV ile ilişkiniz bitti mi.
– Başkan Boriçiç beni davet etti konuşacağız. Şu virüs belası geçsin, görüşeceğiz. Bu arada birçok ülke federasyonu “Beraber yeni projeler üzerinde çalışalım” diye davet ediyor. Henüz bir şeye karar veremedim.
– Federasyonun da artı ve eksiler nedir.
– Eksileri söylemem. Şu gerçek, kimse voleybolu ben yarattım havasına girmesin. Bu başarı 1958 den bu güne tüm paydaşların. Ben şu anki TVF yönetimini tebrik ediyor ve geçmişte emeği geçenlere de teşekkür ediyorum. Başarı geldikçe ilgi ve sponsorlar çoğalıyor. Bu çok güzel. Ve TRT çok maç yayınlıyor. Bu da çok güzel. Bizim zamanımızda da bir çok girişimde bulunmuştuk. TRT yöneticileri fazla işin içine girmemişlerdi.
.- Son söyleyeceğin bir şey var mı?
-Ben kimseye kırgın değilim. Bu günden sonrası için tüm camiaya, kişisel çekişmelerin voleybolun önüne geçmeyeceği sağlıklı günler diliyorum. Camia olarak ,voleybol sporunun birleştiriciliği, dostluk ve sevgi çemberi ile bu başarılarının tadını çıkarmalıyız. Unutmamamız gereken en önemli şey ,voleybolun çok nezih bir takım sporu olduğudur.