Bilgisayarımda konular yığılmış hepsi derlenip yayınlanmak için, sanki birbirleri ile yarışıyorlar gibi. Ve ben yazsam yazsam, hepsini yazsam diye düşünüyorum. Ama seçmek çok zor.
……………..
ACABA? Milli Takımlardan başlayarak, liglerdeki takımlarda, alt yapılarda oynana voleybolun güzelliklerden, mükemmelliğinden mi bahsetsem? Yoksa değerli ağabeyim Sn. Değer Eraybar’ın “ Rastgele voleybolun rastgele sonuçları” görüşünden mi söz edeyim?
………………..
ACABA? lig sistemlerini mi ele alsam? Bir lig sistemi yaratıp, “yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı, sağdan sola, soldan sağa” oynatsam ligleri, ne değişir olmayınca “ANTRENMAN DİZGESİ” yapımızda.
………….
ACABA, yabancı oyuncu sayısında mı yazsam? Serbest desem mi? Tamamen yasaklasam mı? En güzeli paralı yapsam. Paryayı basan düdüğü çalsa veya paralı kulüplerin idarecilerini semt ve Anadolu kulüplerine, bunların idarecilerini de paralı kulüplere idareci yapıp sonra tartışıp karar alsak, daha doğru olmaz mı?
…………..
Yazsam yazsam acaba ne yazsam? Voleybol ailesinde Tolerans,Tahammül, Hoşgörü, birlik, beraberlik konularında biraz da “cover” yapsam ve yazsam kızan olur mu?
Veya Türk Voleybolunda “Çıkmaz sokaklar – DÖNÜŞÜM-“ konusunu tekrar gündeme mi taşısam kim hatırlar?
…………..
Yazsam yazsam acaba ne yazsam? En iyisi “Bir ihtimal daha var… ( to be or not to be..)” diyerek, bu konularda hiç yazmasam iyi olur. Zaten bunları bilen de çok, yazan da çok.. Değişen de hiçbir şey yok Ben en iyisi bildiğim edebiyat konularında “tartışma” ”eleştiri” “öznel, nesnel yargılamalar”ı yazsam, çok iyi olur ve çok iyi olacak.
Kısacası 2008’de böyle yazmışım.
Bu gün ise tekrar yazmam gerekiyor. Aslında beni bekleyen okumam gereken sağımda solunda kitaplar var. Adam Yayıncılık, Memet Fuat’ın 2001 “ TARTIŞMALAR” kitabı henüz tamamlarken(içinde eleştirilerde var), Memet Fuat’ın bu kez Yapı Kredi Yayınları den “ELEŞTİRİLER ÜSTÜNE” deneme yeni kitabı çıktı. Tamamen 50 yıllık eleştirilere ayrılmış yazıları ile önümde. Bu nedenle eleştiri yapmadan, eleştiriyi anlatmak gerekiyor.
Bir zamanlar M. Fuat da aynı duygular içindeymiş. 1965 de s.77
“ Yazı yazmaya karşı nicedir duyduğum isteksizliğin salt zamanlamasızlıktan, yayımcılığın baskısından geldiğini sanmıyorum. Başka bir isteksizlik bu – eleştirinin gelip dayandığı yeri sezmenin isteksizliği. Bir çırpıda yazı veren eleştiriler makale niteliğindeki yazıların günü değil artık düşüncesine ulaşmanın yarattığı bir isteksizlik…”
Ben de şimdi aynı duygular içindeyim. Voleybol konusunda tekrar yazabilmek hele hele okunabilir bir yazı yazmak bana çok ama çok zor geliyor. Eski yazılarımı tek tek yeniden yayınlamam mı gerekiyor? Şimdi oturup da bir konu, bir olay veya gündemdeki bir olguyu mesela A milli Kadın takımı hakkında, yaşanan süreç hakkında yazmaya çalışsam. Nasıl başlandı, hangi miras devir alındı, üstüne neler ekledi, getirileri, antrenmanları, alınan sonuçları, maddi manevi, hepsini yazmayı denesem mi?
Haydi birkaç konu için başlasam yapıt oluşturmaya, çok ama çok zor olacak. Ben sadece konuları hatırlatsam ve “ELEŞTRİSİNİ” başka babayiğitler yapsa.
1.- Kadın Milli takım Üç ay önce Voleybol Federasyonu Başkanı ile gelecek yılların programını yaptığı haber ve gelişmeler şöyle idi…..:
a)28.12.2014
Özkan Mutlugil: Barbolini ile gelecek iki yılı planlıyoruz
Voleybol Federasyonu Başkanı Özkan Mutlugil, A Milli Bayan Takımı ile ilgili gelecek iki yılın planlamasını yaptıklarını söyledi.
Mutlugil, yaptığı açıklamada, medyada, A Milli Bayan Takımı Antrenörü Massimo Barbolini ile yollarını ayırdıkları yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Barbolini ile gelecek iki yılı planlıyoruz. A Milli Bayan Takımı için gelecek iki yıl çok önemli” dedi.
2015’te yapılacak organizasyonlarda başarı elde etmek ve aynı zamanda toplanacak puanlarla 2016 Rio Olimpiyatları elemelerinin geçilmesi anlamında, kendilerini zorlu iki yılın beklediğini aktaran Mutlugil, “Son haftalarda Barbolini ile yaptığımız toplantılarda, bunları konuşup, planlamalar yapıyoruz. Geçen yıldan itibaren 23 yaş altı kadromuzla ilgili ileriye dönük yatırımlar yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Gelecek düzenlenecek 23 Yaş Altı Bayanlar Dünya Şampiyonası’nı da bu nedenle Türkiye’ye aldırdıklarını anlatan Mutlugil, “Hepsinin bir planlaması var. Buradan yetişecek oyuncuları, A Milli Takım’da ihtiyaç olan noktalara takviye olarak kullanacağız” diye konuştu.
Kaynak: AA ‘Tarih’: 28 Aralık 2014 14:12
b) 13.03.2014
2013 yılından bu yana A Milli Bayan Voleybol Takımı’nı çalıştıran İtalyan antrenör Massimo Barbolini’nin, Polonya Milli Takımı’nın antrenörlüğü için bir süredir Polonya Voleybol Federasyonu ile temas halinde olduğu ve Polonya Milli Takımı’nın başına geçebileceği öğrenildi.
Massimo Barbolini, aynı zamanda 2012 yılından bu yana Galatasaray Bayan Voleybol Takımı’nın da antrenörlüğünü yapıyor.
c) 25.03.2015
Geçtiğimiz günlerde duyurduğumuz Barbolini Polonya Kadın Voleybol Milli Takımı’nın başına geçiyor haberinden sonra (haberi okumak için TIKLAYINIZ ) dün oynanan Atom Trefl Sopot – Galatasaray maçı sonrası Massimo Barbolini Galatasaray kafilesiyle Türkiye’ye dönmedi.
Polonya Federasyonu ile bugün masaya oturacak olan Barbolini’nin imza atıp Türkiye dönüşünde Türkiye Kadın Milli Takımı antrenörlüğünü bırakacağına kesin gözüyle bakılıyor. Polonya Federasyonu’ndan resmi imza atıldığına dair açıklama ise Barbolini’nin Türkiye’de sözleşmesinin feshinin duyurulmasından sonra yapılacak.
d) Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) Başkanı Özkan Mutlugil ve TVF Plaj Voleybolundan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çakmak, 01.01.2013’te başladığı Bayan Milli Takımlar Baş antrenörlüğü görevinden 25.03.2015’te ayrılan Massimo Barbolini’ye çalışmalarından ötürü bir plaket takdim etti.
Şimdi bu gün ise A Milli Bayan Takımı Antrenörü Massimo Barbolini ile yollar ayrıldı. Bu ayrılışını nasıl “ TETEBBU” veya eleştiri olarak nasıl yazsam?
Başkan Özkan Mutlugil ve Mehmet Çakmak, İstanbul Burhan Felek Voleybol Salonu’nda Galatasaray Daikin ile Polonya temsilcisi PGE Atom Trefl Sopot arasında oynanan 2015 Bayanlar CEV Kupası yarı final rövanş maçından önce gerçekleşen törende Massimo Barbolini’ye plaket verdiler ve bundan sonraki yaşamında başarılar diledi.
Şimdi bu konuda eleştiri yazabilmek için yeniden bir yapıt oluşturmak, çok ama çok zaman gerektirir. Öznel yargılardan kaçmak, nesnel olmak, bir ölçütü bir yöntemi oluşturmak çok zor olacak. Güdümlü bir yazı veya güdümlü bir eleştiriden kaçınmak için çok zaman gerekecek. Ben burada sadece olayın kısa bir haber akışını toparlayarak topluma, okuyucuya hatta yetkililere hatırlatama ile yetinip, herkesin kendi eleştirisini kendi yapması için fırsat tanıyalım.
2.- Bir başka olgu “teknik kurulu” mu ele alsam. Aslında iki yılı doldurdular ve yeniden oluşturulması gerekiyor. Geçen bu iki yılda, neler yaptılar, hangi kararları aldılar, hangi uygulamalarda bulundular, Milli takımlarla ilgili neleri paylaştılar sahaya ne kadar yaklaştılar ve ne kadar etkili olabildiler, vs. vs. vs.
Şimdi bu konularda da yazmak, “YENİ BİR YAPIT OLUŞTURMAK” için çok ama çok büyük bir çalışma gerekecek. Bu da çok ama çok zaman ister.
Bunlar için öfkelenmemek gerekir, temelinde hangi düşünce var bunu bulmak gerekir. Eğer “temelinde bir düşünce olmayan” herhangi bir kurul, yönetim ve uygulamalar önünüze gelirse bırakın hiç gündeme taşımayın. Peki bu gibi olaylara voleybol ailesinin ferdi olarak, insani bir tavır, namuslu bir davranış, bir başkaldırma da mı sergilememiz gerekmez mi?
M. FUAT kitabında Adnan Özyalçın’ın görüşünü aktarmış.
“Başkaldırma gündelik yaşamımız içinde karşılaştığımız olaylar önünde aldığımız insani bir tavır, namuslu bir davranıştır. Ama birtakım kurnaz kişiler, bu olağan davranışı ‘öfke’ sözüyle olağanüstü bir davranış gibi göstermek isterler, öyle ya öfkeli bir karşı çıkma düpedüz bir saldırıdır. Gerçekler, tatlı bir baş dönmesi veren öfkenin gözünde olduğundan başka görünür. Öfkeli’nin karşı çıkmasına güvenilmez bu yüzden. Bel bağlanılmaz. Öfkeli genç kuşak’lar, olur olmaz şeylere kızıp karşı çıkarak öfkelenen birer deliden başka nedir? Temelinde herhangi bir düşünce yerine, öfkenin kendisi yatan bir öfkelendirmenin değeri ne olabilir ki? İşte ‘öfke’ tuzak-sözünün olağan bir karşı çıkmayı baltalayan içten pazarlık sonuçları”
Bu da olmadı.
Şimdi yazsam yazsam ne yazsam ki?
3.- Sağdan soldan U19-18 VS. VS. gibi Milli müsabakalar konusunda yaz Abi yaz diyorlar. Benim bu konularda -kategorilerde- alınan dereceler için yazabilmem için önce ölçütte anlaşmamız gerekir. Herkes “başarı”yı ben ise “performans”ı ölçüt olarak alıyorum. Bu nedenle bir tartışma açmak veya eleştiri yapmak için başlangıç yapmak çok zor. Kısacası “YENİ BİR YAPIT” yaratmam gerekir. Çok zor ve çok emek isteyen bir çalışma gerekir. Üstelik okuyucunun, ilgililerin anlamadığı bir ölçüt “performans” ile yazmak, daha önceleri anlaşılmadığı gibi biraz boşa kürek çekmek olacak.
“ANTRENMAN DİZGESİ” olmayan bir ülkede veya Federasyonlarda böyle yazılar yazmak boş bir uğraş olacak. Ve ben burada emek vermek istemiyorum.
SAYGILARIMLA,
A.HANÇER
13.04.2015
Not….: Bu yazı bütün sitelere ve yorumlara açıktır.