Yeni futbol sezonu başlıyor.. Konuşacak o kadar çok şey var ki.. Günlerdir gazeteler de konuşuyorlar zaten..
Yeni bir Merkez Hakem Komitesi kurulmuş. Konuşacaksınız!.
Lig fikstürü çekilmiş..
Konuşacaksınız..
Fikstür bir garip.. Konuşacaksınız..
Maç yayınları ne olacak?. Beİn resmen şantaj yapıyor.. Konuşacaksınız.
Fenerbahçe, transfer limitlerine meydan okuyor.. Konuşacaksınız..
Yeni sezon için yeni fikirleriniz var.
Konuşacaksınız..
Konuşacaksınız da ne olacak?.
Konuştuklarınızın tartışılması, bu tartışmaların bir işe yaraması lazım..
Örnek vereyim..
Efendim Süper Lig eylülde seyircisiz başlayacak, ekimde seyircili olacakmış.
Galatasaray- Fenerbahçe, yani bu ülkenin en büyük derbisi, 27 Eylül’de ve seyircisiz oynanacakmış. Bir hafta sonraki, 4 Ekim maçları ve sonrası ise seyircili..
Federasyon, “Ekim başı“nı neye göre tespit etmiş?. Hadi etti..
Derbilerin ilk üç haftaya düşmemesi için çekim öncesi niye basit bir önlem alınmamış, bu bilgisayar çağında?. Hadi alınmadı..
Açıklama var.. Dokuz hafta, hafta arasında oynanacak..
O hafta arası maçlarında takımlardan birinin Avrupa Maçı varsa, o maç ileri bir tarihe ertelenecekmiş. Yani özel durumlar için erteleme kararı önceden alınmış bile..
Peki bu ülkede Fener- Galatasaray derbisinden daha özel bir maç var mı?.
Milli maçlar dahil.. Var mı?.
O zaman o maç niye ekim ayına ertelenmiyor..
Millet hem de derbiye hasretken?.
Dahası.. Galatasaray- Fener derbisi seyircisiz.. Ama rövanşı, Fener- Galatasaray seyircili olacak.. Bu nasıl eşitlik?. Aslında bu haksızlık ilk üç hafta seyircisiz oynayacak bütün ev sahiplerine haksızlık yapılmıyor mu?. O zaman ikinci yarının ilk üç haftasının da “Eşitlik” açısından, seyircisiz oynanacağının açıklanması gerekmiyor muydu?
Çok basit bir örnek değil mi?. Ama kamu oyunda tartışılmalı.. Şart!.
Bir başkası..
Hele bu salgın döneminde insanımızın en büyük oyalanma yeri ekran..
Millet marttan beri dizi ve film izlemekten bir hal oldu.
Şimdi futbola da kavuşacak. Bu yayınların pırıl pırıl olması gerek. Bunun için de, yumruğunu vuracak, seyircinin maçı en iyi ve en rahat izlemesini sağlayacak kararlar alacak bir federasyon lazım..
Mesela?. Canlı yayın üzerine reklam ve tanıtım bindirilmesi gene başladı.
Şampiyonlar Ligi eleme maçında bile yayın üzerine tanıtım, reklam bindirdiler. Çıt çıkmadı.
Takımların yeni sezon formaları, TV yayınlarına uygun olmalı..
Geçen sene çok maçta, formalar hele uzaktan karıştı. Pek çok formada numaralar bile okunmadığı için spikerler anlatma zorluğu çektiler. Bütün takımların sırtlarında, tepede reklam vardı. Oyuncu isimleri belden aşağıda.. Yani görünmez yerde.. Bu uygulama dünyada sadece bizde..
Futbola en büyük parayı televizyon seyircisi veriyor, ama kulüpler de, yayıncı kuruluş da, o seyirciyi hiçe sayıyorlar.
Federasyon bakar kör.. Çıt çıkarmıyor, milyonlarca televizyon seyircisi adına..
Aslında bindikleri dalı kesiyorlar.. Millet Beİn spor aboneliklerini iptal ediyor, hatta Digi Kutularını geri vermeye başladı.
İş işten geçtikten sonra müdahale etsen ne yazar?.
Bütün bunlar konuşulmalı ve tartışılmalı değil mi?.
Değil!.
Bu yazı bile boşuna yazıldı.
Çünkü Türkiye’de “Futbol Federasyonu yok!.”
Yok!..
İttifakla aldığı kesin ve radikal kararları, bir telefonla tam tersine çevirebilenlerden kurulu bu kuklalara kim güveniyor ki?.
Başta Merkez Hakem Komitesi, fikstür dahil açıklanan her şeyin, yarın sabah kalktığımızda “A’dan Z’ye” değişmeyeceğine söyleyebilecek tek kişi var mı aranızda Sevgili Okurlar?.
Nihat Özdemir’de Zekeriya Alp’teki adamlığın çeyreği olsaydı, ayni şeyi yapar, istifa ederdi.
Onu bile yapamayan bir başkanın yönettiği Türk futbolunda, neyi, niçin tartışacağız, söyler misiniz?.
Laf ola, sayfa dola diye mi yazı yazacağız?.
Nihat Özdemir derhal gitmeli..
Türk futbolunun 1 numaralı sorunu, Nihat Özdemir denen, hiç ama hiçbir futbolseverin güvenmediği zatın, hala “Federasyon Başkanı” koltuğunda oturmasıdır!.