Geldi yine seçimler,
Çocukluğum küçük bir tren istasyonu olan dört haneli bir yerleşkede geçti. Kasap, bakkal, manav, pastane, lokanta v.s yoktu.
Babam İstasyon Şefi idi, istasyonun her iki tarafında iki küçük bahçemiz vardı, oraya bazı sebzeleri çiçekleri dikerdik, ırmaktan balık getirirler, tavuklarımız vardı yumurta ve tavuk eti yerdik.
Hiç hamburger, pasta, kola, AVM, sinema, tiyatro, çikolata görmedik.Bisikletimiz olmadı.
Ablamla birlikte 5 km.uzakta köy okuluna yürüyerek gidiyorduk.Tek derslikte beş sınıf aynı anda ders görüyorduk, öğretmenimiz bir taneydi. Ama hakkını verirsek gerçek bir idealist öğretmendi.
Her sabah ve akşam posta treni gelirdi, tren şefi bize gazete atardı. En büyük bayramımız trenin gelmesi. istasyonda 10 dk.durması ortamın kısada olsa kalabalıklaşması idi.
Ayda bir Samsun’a Trenle gidiyorduk, amcalar, teyzeler, kuzenlerle görüşür oyun oynardık.
Bilseniz ne kadar çok mutluyduk. Tavuklara yem verir, akşam üzeri bahçeyi sular ve gül kopartır vazolara koyardım.
Dağa çıkar kızılcık, erik ve muşmula toplar, annem bunlardan reçel ve şurup yapardı.
Yaz gelince sülalemiz hep bize gelir kalırlardı hep mutlu yaşadık ta ki orta okula Samsun’a gitme kararı verip ara istasyondan ayrıldığımıza kadar.
Hep mutluyduk. Kalbimizdeki beynimizdeki mutluluk küçücük şeylerden oluşurdu. Büyük bir şey dünyamızda düşlerimizde dahi yoktu. Olamazdı.
Annem terziydi, hep bize güzel şeyler diker bizi çok sevindirirdi. Giymek için özel bir gün olsun diye beklerdik.
Şimdi büyüdük, üç kardeş fakülte bitirdik, İstanbul’a geldik. Mutsuzluğu tattık, sayısız elbiselerimiz, ayakkabılarımız belki vardı, arabamız, evimiz var, tatile gidiyoruz, yurt dışına çıktık birkaç defa,
Babam ve annem namazında niyazında idi, bayramları çoşkulu karşılıyorduk,Cumhuriyet Bayramı,23 Nisan v.s resmi bayramlarda okulumuzu süslüyoruz, Atatürk’ün hayatı anlatılıyor,köylü törene geliyor, şiirler okunuyor güreşler ,urgan çekme, çuval yarışı, v.s yapılıyor,10 Kasım anmalarında hüngür hüngür ağlıyoruz. Sanki Atamız şimdi öldü. Hep birlikte anıyor ve üzülüyoruz.
Aradan 50 yıl geçti, büyük şehirdeyiz, hiç mutlu çoşkulu bayram kutlaması yapmadık. Hiç gülen insanlarla bir arada çoşkulu anlar yaşamadık.
Hep toplumla, komşularımızla, yaşadığımız ayrımcılığımızla, patronumuzu, mahallemizin zenginlerini, yeni model arabası, evi, yatı, katı olanları hep kıskandık. Hep bizim de olsun istedik hep ulaşmaya çalıştık. Tüketime israfa alıştırıldık. Oynamaya zıplamaya koşuşturmaktan zaman bulamadık.Yaşlandık yıprandık. Hep yıprandık, mutlu olmayı aradık belli yaştan sonra paranın peşini zorunlu olarak bıraktık vücudumuz, tabii ki organlarımız teklemeye başladı, ameliyatlar olduk . Ailemiz de dağıldı, birbirlerimize bile katlanamaz olduk.
Ama eğitimimizi aldık, güzel yerlerde oturduk. Eksiğimiz yoktu.
Biz böyle zannettik.Yaşamımızda üç gerçek ihtilal gördük. Demokrasimiz hep kesintilere uğradı…Ama demokrasi adına hiç demokratik bir ülkede özgürlükler içerisinde yaşamadık.
Evet hata yaptık. Biz de yaptık, idarecilerimiz de, seçenler de, seçilenler de. Şimdi yine bir mahalli seçimi var. Bari muhtarlarımızı bile artık bilerek seçelim. Aldanmayalım, kendi gözlemlerimiz, cüzdanımızdaki para, ailemizin geleceği, savaşsız bir dünyaya doğru nasıl gidileceğini düşünerek muhtarımızı bile dikkatli seçelim..
Memleketimize,milletimize hayırlı olması dileğiyle,
Kalın sağlıcakla
Av.Talat Güneş