Kadın Voleybol Takımımızda Tuhaf Şeyler Oluyor
Acayip sevdik kadın voleybolcularımızı. Yere göğe sığdıramadık. Onlara olan aşkımız hala devam ediyor. Dünya bir numara oldular, yüz numara da olsalar seviyoruz onları. Bu sevgi karşılıksız bir sevgi.
Müthiş bir ebeveyn ve ergen kalabalıklar sardı sarmaladı onları. Bir aşk sarhoşluğunda bağlandık birbirimize. Onların peşinden, elde al yıldızlı bayraklar, dünyanın öbür ucundaki salonlara koştuk, tribünlerde buluştuk, coştuk, kucaklaştık.
Antrenörümüz Danielle Santarelli, Erasmus öğrenci değişim programındaki sevimli bir İtalyan Üniversite öğrencisi gibiydi bizim için. Acayip pozitif bir koç. Kızlara sevgi ve saygıyla yaklaşan harika bir hoca.
Sezon sonunda kendi takımı İmoco’yu CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonu yaptı. Ve sonunda bize döndü yüzünü. Hepimiz onu özlemle bekleyen aile yakınları gibiydik.
O ara CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu için en güçlü aday olan Fenerbahçe’nin koçu Lavarini takımdan adeta kovuldu. Ve tuhaf işlerin startını da şu cümleyle verdi. “Hiçbir şey söyleyemem, üzgünüm. Zamanı geldiğinde konuşacağım. Hayal edebileceğimiz şeylerin ötesinde dinamikler var.” Dedi…
“Hayal edebileceğimiz şeylerin ötesinde dinamikler var” ne demek? Kendi kendimize sorduğumuz ve o ara cevabı olmayan bu soru, fitili ateşlenmiş bir uzaktan bomba gibiydi.
İlginçtir memleketlisi Santarelli, bu duruma en küçük reaksiyon dahi vermedi. Ancak o da geçtiğimiz dönemdeki röportajlarında kullandığı kelimelerden, çok farklı anlam içeren cümleler çıkıyordu ağzından.
“Ligi takip etmedim” dedi. Yani, Ligi takip etmediyse, Lavarini’nin ayrılış şekline de laf etmesi beklenemezdi… Hayırdır inşallah dedik. Milli takım VNL Milletler Ligi oynayacak, adam takımının ligini takip etmedim diyor!.. Anlam veremediğimiz laflar artmaya başladı. Neyse vardır bir bildiği dedik.
Sonra; 25 kişilik bir aday kadro çağırdı ve “Az sayıda oyuncu ile VNL turnuvalarına gideceğim” diyerek, herkesi evine yolladı. Buna hiç anlam veremedik. Çünkü, VNL turnuvalarında her tura farklı takımlarla katılmak mümkün.
Sebebi çok basit. Bir hafta aralarla üst üste turnuvalar oynamak zorundasınız. Bu da takımın enerjisini yok eden bir maraton adeta.
Korktuğumuz başımıza geldi. Ve İlkin’nin ardından Zehra ile başlayan sakatlıklar Hande ile devam edince, Santarelli sorunsalı çıktı ortalık yere.
Herkes takıma ilave edilecek yeni ve sağlam voleybolcular beklerken, o kimseyi takıma almadığı gibi İlkin’i sakat sakat turnuva turnuva gezdirdi. Bu durum, bu seviyedeki bir antrenör için normal bir karar değildi. Santarelli bu kariyerle bunlardan bi haber bir hoca olamazdı. Sonuçta inatla kadroya yapılmayan takviyeler takımın tamamının fiziksel ve mental çöküşüne neden oldu. Ard arda maçlar kaybedilmeye başlandı.
Bu arada Ali Çağatay adındaki bir gazeteci bir tweet attı. Kaptan Eda Erdem’in takım içindeki tüm dengeleri kendi çıkarına organize ettiğini iddia etti. İddialar bununla kalmadı, camiada Eda’nın eşi ile Başkan Akif Üstündağ’ın oğlu menejerlik-organizasyon, pazarlama şirketi kurmuşlar, turnuva düzenleyip, bilet satıp, oyuncu transferleri yapıp milyonlarca komisyon alıyorlarmış. İddialar çok ciddi…
Stefano Lavarini “Hayal bile edemeyeceğimiz dinamikler” diye kast ettiği; Eda, kocası ve Başkan’ın oğlu mu?..
Yakın zamanda bunları öğreniriz. Eda ile ilgili kulağımıza çok laf geldi. Takım arkadaşlarının Voleybol kariyerleri ile oynadığı, Milli takımın kadrosuna müdahale ettiği gibi. Ama bugüne kadar bu laflara başımızı çevirdik. Ancak bu iş bir şekilde, çıkar ilişkilerini organize etmeye kadar uzanınca iş değişti. Öncelikle Federasyonda bir komisyon oluşturmalı. Bu olaya karışan veya taraf olan herkesle oturup konuşulmalı.
Gereken ceza ve tedbirler, bir kaç gün içinde alınmalı. Kadın Voleybolu’muzun üzerindeki bu pislik en kısa zamanda temizlenmeli. Ve Eda Erdem bu işlere bulaşmış ise derhal takımdan uzaklaştırılmalı.
Milli takımmıza tertemiz bir sayfa açılarak, tarihinde ilk kez bu kadar yakın olduğumuz Olimpiyat madalyasına kavuşmak adına, Paris’e sevgi ve saygı ile uğurlanmalı.
NOT: Bu olayları yazan 50 yılını voleybola veren ve Filenin Sultanları’nın isim babası olan Cengiz Tokgöz’e Voleybol Federasyonu salonlara giriş yasağı koymuş idi.
NOT 2. Bu yazı Cahit Yavuz’un Fotospor’daki köşesinden alındı. Teşekkürlerimizle.MT