Milli takımla milli olamamak
Ragıp GÖKER
Önce Altın Kızların ki; ''Filenin Sultanları'' dedik onlara.
Yeryüzünde yenmedik takım bırakmamışlardı zira.
Dünyanın dört bir tarafından istiklal marşımızı dinletirken de, televizyon karşısında
birçoğumuza İstiklal Maşımızı söyletirken de, nasıl gurur duymuştuk her biriyle.
İstiklal marşımızın yanı sıra, Amerika kıtasından Uzakdoğu Asya kıtasındaki
Çinlisinden, Japon’una kadar birçok ülke insanına erik dalını da ezberleten onlar
olmuştu
Ve fakat.
Gel gör ki;
İçimizden birileri, bu altın kızların kılık kıyafetine kafayı taktılar.
Kızlarımızı, Cuma hutbelerine bile malzeme yaptı bazı utanmazlar.
Ama biz yan, bu ülkedeki kahir ekseriyet olarak çok sevdik kızlarımızı.
Şimdi olimpiyatlarda yarışacaklar, bayrağımızı yine göndere çekecekler ve yine Uzak
Doğudan, Kıta Amerika’sına kadar, her ırktan ve renkten insana yine istiklal
marşımızı söyletecekler.
''Türk'üm, doğuyum, çalışkanım'' diyerek büyümüş olanlar arasında kim gurur
duymaz ki böyle bir tabloyla.
Sevmeyenler de varmış.
Varsın olsun.
Biz çok sevdik kızlarımızı.
A Milli Futbol takımımız da şu sıralar, Avrupa şampiyonasına mücadele ediyor.
Takımımız, turnuvaya katılama hak kazandığında nasıl sevinmiştik hatırlayın.
Millilerimiz ilk maçında Gürcistan'ı 2-1'le geçerken, hangimiz sevinç gözyaşı
dökmedik.
Hele Samet Akaydın son saniyelerde kalemize gelen topu kafayla çıkarıp, bir büyük
belayı def ederken hangimiz o delikanlıyla gurur duymadık.
Ve fakat.
2 gün sonra oynanan Portekiz maçında, birçok futbolcunun yaşadığı talihsizliğin
sonrasında ise özellikle sosyal medya paylaşımlarında aynı delikanlıyı vatan haini
ilan edenlerimiz bile oldu.
Takımımızı turnuvaya taşıyan teknik direktörümüzü, bu başarısı nedeniyle yere göğe
sığdırmamıştık ama şimdi ise sosyal medyada paylaşım yapanlar arasında ''Defol
git'' diye yazanlara bile rastlıyoruz maalesef.
TRT'deki maçları mümkün olduğuna dikkatlice izlemeye çalışıyorum.
Önceki akşam Almanya – İsviçre maçında özellikle tribün görüntülerini kaçırmamaya
çalıştım.
Alman taraftarlarına da, İsviçre taraftarlarının da sırtlarında tek bir forma vardı.
O da milli takım formasıydı.
Oysa Millilerimizin, Cumartesi günü Portekiz'le oynadıkları maç sırasındaki tribün
görüntülerinde milli takım formasından daha çok, FB, GS, BJK formaları dikkatlerden
kaçmıyordu.
Başarıda da başarısızlıkta da değerlendirmelerimizi de ne yazık ki; milli takım forması
üzerinden değil de, taraftarı olduğumuz takımın forması üzerinden yapıyoruz.
Kendi kalesine gol atan, ya da gol kaçıran Fenerbahçe'nin oyuncusuysa,
Galatasaraylı taraftalar veryansın ediyorlar.
Galatasaray'da forma giyen oyuncu hata yaptığında ise bu defa, Fenerbahçeliler sazı
ellerine alıyorlar maalesef.
Oysa şu sıralar Almanya'da tek bir takım var.
O da milli takım.
''Bizim çocuklar'' diyerek gönderdik oralara madem, başarıda da, başarısızlıkta da
çocuklarımıza sahip çıkalım.
''Milli Takım'' diyoruz madem.
O vakit, milli olalım bir zahmet.