Bazen yürek
yemek lazım!
Levent DONDURAN
Ülkemizde büyük kulüplerin sağlam temelleri vardır…
Sallanmazlar ki, yıkılsınlar…
Ve bu sağlam temelli spor oluşumları, milyonları etrafına toplar. Onlara gurur olurlar, sevinç olurlar,
onur olurlar, hayal olurlar, keder olurlar…
Bir sevdadır onlara duyulan. Hatta bir sevgiliye duyulan aşktan bile daha derinini yaşayanlar çıkar.
Bu kulüpler, kendilerine gönül verenler için uludur…
Erişilmezdir… Kutsaldır bile hatta.
Ve elbetteki bu kulüplerin başındaki yöneticiler de aynı değerlerle taçlandırılırlar taraftarın gözünde
ve gönlünde…
Laf söylemeyi bırakın, başkasına bile laf ettirmezler…
En doğrusunu bu yöneticiler bilir, en doğrusunu onlar yapar.
Taraftarlık, inanmışlık, yandaşlık, gönül vermişlik böyle birşey olmasa bu kadar koyusu olur muydu
kulüp aşkının.
Fenerbahçe’nin seçimli genel kurulu öncesi, gerçekten sert bir fırtına esti…
Fenerbahçe’yi biri 22 yıl biri 6 yıl yönetmiş iki başkan adayı, sertleşen ortamda, gerilen teller üzerinde
televizyon ekranlarında gerçek bir “hesaplaşma”ya çıkacaklardı…
Ali Koç’u destekleyip, yeniden başkanlığını isteyenler ile aynı duygularıı Aziz Yıldırım için besleyenler
soluklarını tutup ekrana koştu…
22.30 bile olmadan açıldı televizyonlar. Program sarktı, reklamlar araya burnunu soktu ve 23.10 gibi
ekranda göründüler…
Benim de aralarında olduğum bir grup, ciddi, sert, hesap soran ve dik duran iki başkan adayı
bekliyordu.
Aaa dakikalar ilerledi, ama ortada böyle bir tablo oluşmadı. Aziz Yıldırım’ın daha ilk dakikalarda “gel
Ali öpüşüp barışalım” sözü, aslında bu tablonun habercisiydi.
Neyse… Lafı uzatmanın alemi yok. Biri başka ekranlarda söylediği, başka cemiyetlerde lafını ettiği
sözlerinin arkasında durmadı, duramadı; öteki hiçbir hesap sormadı, soramadı.
Keçi boynuzu tadında bir “hesaplaşamama” izledik. Program bittiğinde herkes şaşkın ifadelerle
birbirlerine baktı, ya da eşini dostunu arayıp aynı şeyi sordu “eeeee ne oldu şimdi!”
Hiçbirşey olmadı değil ama. Oldu…
İzleyenler ve o kulübün taraftarları yıllarca bu kulübü yönetmiş iki başkan ve iki başkan adayına
aslında gereğinden fazla misyon yüklediklerini, gereğindn fazla gözlerinde büyüttüklerini anladılar.
Aslında onlar da sıradan insanlardan hiç farklı değildi.
Aradan geçen günlere karşın, hala sokakta rastladığım insanlar bana aynı şeyi soruyorlar. Ben de
onlara diyorum ki, siz hiç havanda su dövdünüz mü…
Normal insanlar bunu yapınca pek göze batmıyor da, Fenerbahçe’nin iki başkanı yapınca pek hoş
olmuyor, olmadı da.
Demek ki bazen, yürek yemek lazım…