VOLEYBOL ÜLKESİ AVRUPA KUPALARINDA SIFIR ÇEKTİ !
Sayın okurlarımız. Bu başlığı niye seçtik?
Hani halter müsabakalarında favori halterciler hafif kiloları atlayarak sadece kendi maksimumlarını kaldırmaya çalışarak hem şampiyonluk, hem de rekor hedeflerler ya; işte o durumlarda bazen “favori” halterci barı dengesi bozularak elinden düşürür veya hiç kaldıramaz ! İşte Türk voleybol kulüplerimiz de fazla kendine güven, kötü organizasyon ve liyakatsız yönetimlerin kurbanı olarak tam finallere sıçramak üzereyken bir de baktık ki; sıçrarken “R” yi unutuvermişiz !
Gelelim takımlarımızın analizine :
Şampiyonlar Ligindeki temsilcimiz Fenerbahçe bayan:
İlk müsabakayı İtalya’da net 0:3 kaybeden Fenerbahçe’nin umudu Altın Setle tur geçmek idi ! Fakat rakibinden 2 kat fazla para harcamış olan Fenerbahçe; elindeki mükemmele yakın malzemeyi kullanmaktan aciz, stratejisi olmayan, saha koçluğu rezalet LAVARINI’nin kurbanı oldu ! Türk TV’leri molalarda reklam girdiği için sizler belki izleyemiyorsunuz ama biz özellikle yabancı kanallardan kesintisiz izliyoruz sakallı hocanın talimatlarını ! Sporculara yönelik hiçbir kesin talimat yok. Rezalet bir İngilizce ! Rus ve Sırp oyuncularla iletişim kurabilecek Rusça’sı da yok ! Türkçe zaten yok ! İletişim rezalet !
Altın sette de o ana kadar servis kaçırmamış, eli sıcak ve konsantrasyonu üst seviyedeki orta adamı Efimova’yı 10-12 mağlupken MAVİ İŞIK ile serviste değiştirerek ( Servis kaçtı ) maçı hediye etti ve 10-13 oldu skor !
MONZA takımı çok iyi taktik düşünce ile özellikle Vargas’ın hücum koridorlarına servis atarak ve Fenerbahçe Liberosuna Vargas’ın önünde servis karşılatarak ya hücum girişini engellediler ve Vargas’ı konforsuz hücum ettirerek hücumda hata yapmaya zorladılar !
Vargas hücumdan düşünce de direk Fedovortseva’ya rahat bloklara gittiler !
VARGAS’ta büyük bir düşüş var ! Oyuncu sanki sahada değil ! Başka alemlerde. Milli takım için çok büyük bir problem. Belki fazla medyatik olmasının sonuçları olabilir !
Rakip takımın pasörü ORRO ; pasör çaprazı EGONU’yu maksimum ile oynatırken; Fenerbahçe benchinin Egonu’nun hücum performansını negatife zorlayabilecek bir servis, perdeleme, blok stratejisi planlayamamış olması ve Egonu’nun hücumlarına karşı aciz durumlara düşülmesi şaşırttı !
Eda’nın oynamaması tek ayak hücumlarının yapılamaması ile sonuçlandı ! Fakat Fenerbahçe yönetimi bunun arkasına sığınmasın ! Şu soruyu kendilerine sorsunlar önce : Niye EDA’nın teknik özelliklerinde bir yedek oyuncu koymadık takıma tek ayak hücum özelliği olan ? Bu sorunun yanıtını Fenerbahçe Coach’u, takım menajeri, kulüp menajeri ve hem danışman hem sporcu menajerinin vermesi gerekir şube yöneticisi hanımefendiye !
Yine söylüyorum ki; Ana Cristina lüzumsuz bir oyuncu Fenerbahçe için ! Bir başka soru işareti ise Stysiak ! Bu oyuncu voleybola 4 numara olarak başlamış bir oyuncu ! Polonya milli takımında da uzun bir dönem 4 numara oynadı ! Niye bu pozisyonda oynatılması düşünülmüyor ? Fenerbahçe bayan voleybol takımı hovarda mirasyediler gibi ! Malzeme bol, çorba yok ortada ! Bu arada takımın en diri ve mücadeleci oyuncusu Meliha’yı da tebrik etmek istiyorum. İnsanüstü çaba sarf etti ve takım arkadaşlarını da motive etmek için didindi ama nafile !
Hatırlarsanız; Fenerbahçe Nereye ? diye bir yazı yayınlamıştık bir kaç ay önce ! Şimdi bu yazımızın nedeni anlaşılmıştır sanırım !
Gelelim Bayanlardaki 2.nci Şampiyonlar Ligi temsilcimize:
Dünya Kulüpler Şampiyonu apoletiyle Şampiyonlar Liginde yer alan temsilcimiz( Dünya şampiyonasında İtalyan kulüpleri yer almamıştı) ilk müsabakada 2:3 kaybettiği İtalyan takımı MONZA’ya İstanbul’da 2.nci ve 4.üncü setlerde sürklase olarak 1:3 kaybetti ! Eczacıbaşı Coach’u maalesef yine yanlış takım ile sahada yer aldı ! Beyza’nın yerine sırtında JÖLE yazan sporcu ve pasör ELİF’in yerine ise NAZ başlamalıydı düşüncesindeyiz ! Rakip takım Veteran pasör WOLOSZ’un mükemmel orkestra şefliğinde oynadı yine ! Ayrıca JACK kızımızın da pasör yanı için özellikle blokta ve tek ayak hücumlarda(8 adım atarak gidiyor hücuma) çok ağır kaldığını söylemeden geçemeyeceğim.
Bir eleştirimiz de Eczacıbaşı liberosuna: Fizik olarak çok kısa ve smaç servislere karşı bu nedenle hatalar yapıyor ! Önüne atılan plaselerde boyu kısa olduğu için yetişemiyor. Aynı problem blok out olarak üzerinden geçerek saha dışına giden toplar için de geçerli. Oyun konsantrasyonu da iyi değil. Çok kritik yerde avantaj topunu rakibe pas olarak hediye etti !
İlk maçın kaybedilmesinden sonra sahadan güle eylene ayrılan Eczacıbaşı teknik yönetiminin 2-0 galibiyetten sonra alınan yenilgiden sonra niye güldüklerine anlam verememiştik ! Her halde bir bildikleri var dedik ama kazın ayağının öyle olmadığı İstanbul’da ortaya çıktı ! Halbuki İtalya’da hep önde götürdüğü ilk seti pasör çaprazı HAAK’ın ferdi hataları ile kaybeden IMOCO; ilk seti alsa belki de maçı 3-0 a taşıyacaktı ! Bu şekilde seti verince psikolojik çöküş yaşadılar ve Eczacıbaşı bunu iyi değerlendirdi ! Biz belki büyük bir sürpriz beklerken Eczacıbaşı rakibin taktik hamlelerine cevap veremedi ve panik hali ile saldıran rakibine teslim oldu !
Bizi en çok şaşırtan konu ise; Eczacıbaşı Coach’unun sporcularını ateşlemek için hiç reaksiyon vermemesi oldu ! Halbuki en başta Coach’un yenilgiyi kabul etmemesi, mücadele etmesi, sporcularına bağırması, kızması, bazı jestler yapması, belki ceketini çıkartması, belki hakeme itiraz edip kart görmesi gerekiyor ! Herkese mavi boncuk dağıtarak ve sürekli iyi polislik yaparak ve Polyannacılık oynayarak bir yere varılamaz ! Takım kaybediyor; herkesin yüzünde gülücükler ! Ne oluyoruz hanımlar, kendinize gelin. Rahmetli Şakir Eczacıbaşı’nın, Cengiz Göllü’nün kemiklerini sızlatıyorsunuz ! Ne diyelim; Türk voleyboluna mükemmel bir voleybol mabedi kazandırmak üzere olan Eczacıbaşı’nı umarım bu sonuç daha çok kamçılayacaktır ! Çünkü Eczacıbaşı başarıların kulübüdür !
Ve son olarak Ziraatbank Erkek Voleybol takımımız da Şampiyonlar liginden elendi maalesef :
Arjantin Milli takımının başarılı Coach’u Marcelo Mendez yönetimindeki JASTRZEBSKY WEIGEL fransız pasör TONUITTI yönetiminde bir sistem takımı. Hemen hemen tüm oyuncular smaç servis atıyorlar ve çok etkili oldular Ziraatbank’a karşı !
Fransız milli takımı 2.nci pasör çaprazı Patry ve Polonya milli takımı smaçörü FARJOL hücumda kırılma noktalarında büyük mücadele vererek oyunun 34-32 ve 27-25 lik setlerle 2-0 a gelmesine vesile oldular. Polonya temsilcisi özellikle ortadan yaptıkları çok süratli kurşun pas hücumları ile nispeten kısa kalan Ziraatbank ortalarına da üstünlük sağladılar !
Her iki takım arasındaki en büyük farklar ise Pasör Çaprazı ve Libero pozisyonlarında oldu ! Her zaman iyi niyet ve iyi profesyonellik maalesef maç kazandırmıyor bu seviyelerde ! TER MAAT zaten yüksekliği olmayan, filenin bant hizasından vücut kütlesi ve gücü ile hücum edebilen bir oyuncu ! Özellikle lig ve avrupa kupası maçlarının Hafta Sonu ve Çarşamba çift maça döndüğü dönemlerde düşüşe giriyor, ve sakatlıklar yaşamaya da başlıyor ! Bu seride de yetersiz kaldı maalesef ! Ziraatbank’ın liberosu da çok kısa boylu ve vücut olarak ta özellikle smaç servislere karşı yetersiz kalıyor ve alan kaplayamıyor. Fizik dezavantajı dolayısyla yandan servis karşılaması zayıf ve rakipler bunu iyi analiz etmişler . Defansta da önüne atılan plaselerde yetişemiyor. Kol uzunluğu kısa kalıyor.
Genç ve yetenekli coach MUSTAFA KAVAZ’ı Ziraatbank yönetiminin yalnız bırakmayarak ve bu sezonki hatalardan özellikle kadro oluşumu konularında dersler çıkararak daha profesyonel ve başarılı işler çıkaracaklarına inanıyorum. Şampiyonlar ligini hedefleyen kulüplerin belki de kadrolarında 14 değil; 18-20 sporcu bulundurmaları gerekiyor ligi de birlikte götürebilmek için olası hastalık, sakatlık ve form düşüklüklerine karşı !
Sonuç olarak ümitler bir başka bahara kaldı Türk voleybolunda!
Umarım 3 kulübümüz ve daha önceki turlarda elenmiş diğer kulüplerimiz de eleştirilerimizi pozitif şekilde algılar ve önümüzdeki sezonda Avrupa Kupaları Finallerinde tekrar Türk takımlarını görürüz !
Yazımızı yine TVF’nin sloganı ile bağlayalım: Biz Voleybol Ülkesiyiz (!)