Bülent hocam bana, yaz yaz demiş. Aslında demek istediği voleybol oynarken bişey olamadın bari yaz belki yazar olursun
Hocam, edebiyatçı anne babadan dolayı biz de spor ile ilgili bişeyler yazar olduk.
Bu da yazarlık falan değil yani, düşündüklerimi politika yapmadan paylaşma. Yazar olmak için sizin SJ grubundan Alp, Hayim, Nuray, Hakkı dörtlüsünden dilbilgisi dersi almam lazım önce
Bir de yazarken hep eleştiri yapıyormuş gibi oluyorum ama başarıyı zaten herkes kutluyor. Tebrikler, bravo çocuklar, aslansınız, süpersiniz, şöyle iyisiniz, veya işler kötü gidince o kötüydü, bu kötüydü, şöyle olsaydı, gibi herkes bir şeyler söylüyor. Ben galipken hataları görüp eleştirmeyi seviyorum. Çünkü biz eleştiri sevmeyen bir toplumuz. Galip gelmiş takımı eleştirdiğin zaman insanlar daha az alınıyorlar.
Neyse gelelim erkek takımına. Erkek takımında durum fena. Dün üç sıfır galip geldiler, herhalde grubun en zayıf takımını yendiler, ama onu yenerken bile biz seyredenler sonuçtan %100 emin olamıyoruz. Çünkü her an bir kırılma yaşanabilir, üçbeş sayı üstüste verip set kaybedilebilir. Daha önce Portekiz, Romanya maçlarında olduğu gibi. Kapasiteli ve iyi oynuyor görünen bir takımız. Ancak sayı alma veya yaptığımız farkı koruyabilme gibi sıkıntılarımız var. Belki bu her takım için geçerli ama biz de biraz daha fazla rahatsız edici boyutlarda. Hiçbir zaman şu seti aldık diye rahat rahat maç seyredemiyorsun. Üst düzey böyle bir platformda bu beklenti belki de mümkün olmayan bir beklenti ama kendi takımın olunca rahat seyretmek istiyor insan.
Çözümlenmesi gereken en ana konulardan biri takımın istekliliği, birlikteliği, ve neşeli olarak hırsla mücadele gücünü gösterebilmesi. Bunun içinde belki de takımın daha genç yüzlere daha genç oyunculara ihtiyacı var.
Burutay hırslı bir oyuncu ama fizik kapasite olarak varmak istediğimiz üst hedeflerin oyuncusu maalesef değil. Kendisini kötülemiyorum ama kapasitesi bu, kapasitesinin en yüksek düzeyini kullanmaya çalışıyor.
Arslan Ekşi her zamanki gibi mutsuz bir surat ifadesi. Onun da oyun şekli bu belki ama takımı motive mi ediyor demotive mi ediyor dışardan tam anlaşılamıyor. Bu yüzden kendini de fazla hırpalamadan zirvedeyken, planlı bir geçiş ile yavaş yavaş milli takımı gençlere devretmesinde fayda görüyorum. Kendi sağlığı açısından da belki en doğrusu bu.
Yiğit, takımda en istekli ve olumlu görünen arkadaş. Her zaman dediğim gibi takımın lideri olabilecek piskolojide. Ama liderler Pasör olmalıdır.
Adis, takımdaki en skorer oyuncumuz. Kapasitesi yüksek, zaman zaman oyundan düşse de toparlanmaya başarabiliyor ve her maçta hemen hemen belli bir çizginin üzerinde oynayabiliyor. Ama onda da çocuksu bir çekingenlik var. Yani ben buradayım, bana güvenin, ben çözerim sıkıntı yok havasında güven veren bir duruşu yok. Aslında bunu yapabilecek kapasitesi var ama bunu hissettirmiyor. Tecrübe kazandıkça bu güven duygusuna erişecektir diye düşünüyorum.
Orta oyuncularımızın hepsi hemen hemen birbiriyle aynı ayarda oyuncular. Aslında bu iyi bir durum. Antrenör olarak o gün iyi oynayanı bulabildiğin taktirde elinde 3-4 alternatifin olmuş oluyor. Bu da bir zenginlik takım için.
Kaan ve Arda takımın genç yetenekleri. Kaan, daha çok oynama imkanı bulabiliyor. Kapasiteli bir oyuncu olacak. Top kullanma yeteneğini arttırabilirse durdurulmaz bir smaçör olabilir.
Arda’nın neler yapabileceği konusunda henüz bir fikrim yok, yeterli derecede seyredemedim. Onu daha çok oynayacağı platformlarda seyredip değerlendirme yapmak daha doğru olur.
Sonuç olarak erkek takımının daha önce de söyledigim gibi blokta koşarak değil, daha dengeli sıçrayarak elleri daha düzgün kullanarak skora yönelik blok kapasitesi oluşturmaları gerekiyor. Smaç servislerin daha etkin olmaları şart. Zaten blok ve servis etkinliği ikisi birbirine bağlı öyeler. Servis etkinliği arttıkça blok yüzdesi de doğal olarak yükselecektir.
Servis karşılamada beklediğimden daha iyi olduğumuzu gördüm. Çünkü kendi liginde çok sert smaç servisler karşılamayan manşetçilerin uluslararası platforma çıktıklarında atılan sert smaç servislere karşı daha başarısız olacaklarını düşünüyordum. İstatistik oranlarını bilmiyorum ama gözlem olarak çok kötü olmadığımızı ve hatta zaman zaman pasöre çok temiz manşetler getirdiğimizi izledim. Bu sevindirici bir durum hücum açısından.
Gruptan çıkarız demiştim, ama bu kadar zor olacağını düşünmemiştim.
Final maçları belli olmaz. Akıllı, az hatalı, etkin servisler atabilirsek elemelerde ilerlememiz mücize olmaz.
Kapasite var ama “kontrolsüz güç, güç değildir”.
Sanki biraz silkelendik, biraz daha gayret