Sitemizin karakteri icabı sizlere sunuyoruz.
ANTRENÖR DEYİNCE,
KENDİ DAVASINA SAHİP ÇIKMAYANLARA YAPILACAK BAŞKA NE OLABİLİR Kİ?
Ülkemiz Sporunda Türk antrenör’lerin en kara dönemlerinden birini yaşadığı hepimizin malumu dur. Ayrıca, antrenör’lerin iş bulma ve iş değiştirme süreçlerinde eşit koşullarda kulüpler tarafından değerlendirilmesi gerekirken Türk antrenörler hiç şans bulamazken, Bazı Yerli ve Yabancı Menajerler tarafın dan yabancı antrenörlerin isimleri adeta kulüplerin kulağına fısıldanmaktadır.
Bugüne kadar yazmış olduğum yazılarımı ülke Sporunun sorunlarının çözülmesine katkıda bulunmak amacıyla yazdım. Ülkemiz Sporunda yaşanan son gelişmeler neticesinde bu yazıyı yazma ihtiyaç duydum.
Kayıtsız kalmalarını Türk antrenör’lerinin itibarsızlaştırılmasında suçlu bulmaktayım. Ülkemizin Liglerinde Sıradan yabancı antrenörlerin iş bulması konusunda duyarsız ve de Şu günlerde Türk Sporunda görev yapan Antrenör için en kara dönemlerden biri yaşanmaktadır.
Türk Federasyonları nezdinde antrenör haklarının iyileştirilmesi ve Türk Sporunun gelişimine yönelik tedbirlere ait öneriler sunulmuş olup, Bu gibi konularda Türk Federasyonları ilkesel ve kurumsal bir yaklaşım göstermesi beklenmektedir. Aksi takdirde Türk Antrenörü kimliği günden güne itibarsızlaştırılmaktadır.
Ülkemiz Sporumuzun bugünlere gelmesinde Türk Antrenörlerinin yadsınamaz bir payı vardır. Gelecekte de evrensel boyutta daha birçok başarılara imza atacaklardır. Ancak, ülke Sporunun geliştirilmesi ve korunmasının resmi sahibi olan Türk Federasyonlarına da büyük görevler düşmektedir. Ülkemizin yabancı Antrenör ve Sporcu cenneti olmasının önü uygun bir şekilde kesilmelidir. İşin daha da vahim boyutu, nitelikli ve evrensel Türk Antrenörlerinin Türk sporuna girmesi kabul edilebilecek bir hal iken, nitelikleri ve geçmiş performansları fazlasıyla tartışmalı “sıradan” yabancı antrenörlerin ülkeye girişleri alenen teşvik edilir ve hatta bu tür oluşumlar Yabancı ve Türk menajerler aracılığıyla “pazarlanır” hale gelmiştir.
Gündemdeki son örnekler insan aklını zorlar düzeye erişmiştir. Diğer önemli bir nokta, antrenörlerin iş bulma ve iş değiştirme süreci eşit koşullarda kulüpler tarafından değerlendirilmesi gereken antrenörler hiç şans bulamazken, Yabancı antrenörlerin isimleri Yabancı ve Türk Menajerler tarafından kulüplerin kulağına fısıldanmaktadır. Tüm antrenörlerin hakkı olan serbest rekabet ortamı yok edilmekte, hakkaniyet ve tarafsızlık ilkesi tamamen yok olurken, Ülkemizin öz değeri olan yerli antrenörlerimiz kendi ülkesinde 2. sınıf insan muamelesi görürken mesleki gelecekleri birkaç menajerin iki dudağının arasına sıkışmaktadır.
Antrenör özlük hakları ve mesleki kariyer olanakları konularında resmi merci olan Voleybol Federasyonu,Voleybol Vakfı ve Türkiye Voleybol Antrenör Dernekleri Konfederasyonun attığı bir adım neredeyse yoktur.
Ancak, Yurakarı da izah etmeye çalıştığım hususların yanına bir ilave yapmak istiyorum. Tüm Branşlarda görev yapan antrenör arkadaşlarımızın kendi branşlarına ait antrenör derneklerine sahip çıkmaları gerekmektedir.
Bazı antrenör arkadaşlarımız hiçbir derneğe üye olamadıklarını biliyorum. Ayrıca, Voleybol ailesi içindeki bağlar yukarıda sıralanan ve benzer nedenlerle günden güne daha da zayıflamış olup neredeyse sevgi, saygı ve güven ortamı kaybolmaktadır.
Bu çerçevede, Voleybol Vakfı ve Türkiye Voleybol Antrenör Dernekleri Konfederasyonunu asli görevlerini yapmaya davet ediyorum.
Saygılarımla,
Abdullah GÜMÜŞBAŞ
KÖTÜYÜ ÖRNEK ALIP ÇOĞALMAYA BAŞLADILAR.
KENDİSİNİ SPOR KULÜPLERİNDE YÖNETİCİ SANANLARA
Yöneticilik hayatta herkesin sahip olmayı arzu ettiği fakat gereklerini genellikle yeterince yerine getiremediği bir mevkidir. Bir kişiye verilen her rütbe, makam veya amirlik; beraberinde taşıması gerçekten çok büyük bir ciddiyet gerektiren sorumluluklar getirir. Yönetici makamının bir orkestra şefi pozisyonunda olduğunu unutmamalı, orkestranın çalacağı parçanın ancak kendisinin yönlendirmesi ile mükemmel sunulabileceği bilincinde olmalıdır. Bu yüzden onlardan her zaman mükemmeli beklemeyiniz.
Günlük yaşantımızda hepimiz mesai arkadaşlarımıza saygı, sevgi, nezaket ve tevazu gibi erdemli davranışlarda bulunmalıyız. Yöneticide bu erdemli davranışlara ilaveten BİLGİLİ ve ADİL olması “YÖNETİCİLİĞİN OLMAZSA OLMAZ” gereklerindendir. Bilgili ve Adaletli olmayan bir yönetici er veya geç “BAŞARISIZLIKLA BERABER YOK OLMAYA MAHKÛMDUR.” Bu günlerde Çok ama çok üzgünüm. Düzgün Yöneticiler bulmakta zorlanıyoruz. Abdullah GÜMÜŞBAŞ.
VOLEYBOLUMUZDA YENİ YÖNETİCİ TİPLERİ TÜREDİ.
*Bilmediği konuda fikir yürütür ve konuşur.
*Karşı tarafın düşüncelerini kabul etmez ve de dinlemez.
*Karşı tarafın kültür seviyesine göre konuşmaz.
*Kendi hatalarını kabul etmez ve özür dilemezler.
*Gerektiğinde bir teşekkür bile etmezler.
*Ulu orta her şeyi her yerde tenkit ederler.
*Söz borçtur, onlar verdiği sözleri yerine getirmezler. yapamayacağı işlerin sözlerini verirler.