Delilik Tarihi
Deliliğin Tarihi adlı kitabında söylem analizi profesörü Michel Foucault, delileri, toplumun kurallarına uymayan ve genelden uzak davranış sergileyen kişiler olarak tarif eder. Her şeyin zıtlığı ile var olduğunu savunan filozof Dekart gibi Foucault da deliliğin bir sınır olduğunu ve akıllılık kavramını hak edenin aklı kıt ile kıyaslanarak belirleneceğini belirtir ve delilerin toplum içinde var olmalarının gerekliliğini savunur.
Foucault, Katolik kiliselerinde var olan itiraf odalarının psikolojisi bozuk insanlara çok iyi geldiğinin tespit edildiğinden söz eder ve böylelikle psikanalizin temellerinin bu sayede atıldığına dikkati çeker. Filozofların, düşünürlerin sorgulayıp savundukları konuları psikoloji bilimi insanların ve hayvanların zihinleri üzerinde deneyler ile 19. Yüzyılın başlarından itibaren varlığını bir bilim dalı olarak göstermeye başlar.