Cep telefonunun berbat ettiği hayatımız!.
Yatmadan önce otomatik kayda aldığım iki şov var. İkisi de fevkalade eğlenceli, keyifli.. Biri Jimmy Fallon şov.. Öteki Ellen DeGeneres!. Ellen, şovlarında hep ayni şeyi vurguluyor..
“Sevgi!.”
Birbirimizi seversek dünyanın nasıl güzelleşeceğini anlatıyor..
Taktığı şey, cep telefonu.. Aynen benim gibi, bu alete düşman.. Niye düşman Ellen?.
Geçen gece kendi anlattı. Bakın neler dedi, ekrana çıkar çıkmaz, biz seyircilerine..
***
“Size bazı haberlerim var. Hiç de iyi haberler değil bunlar.. Teknoloji bize zarar veriyormuş biliyor musunuz?.
Anlaşılan o ki, çeşitli vücut ağrılarımızın çoğu cep telefonu kaynaklıymış. Okuduğum bir çalışmaya göre sorunlu üç ana bölgemiz varmış vücudumuzda.
“Teknik Boyun” diye bir hastalık çıkmış ortaya.. Bu boyun ağrısına durmadan başımızı öne eğip telefona bakmamız sebep oluyormuş..
Tedavinin yolu da ağrıya sebep olan cep telefonuna bir egzersiz uygulaması indirmekten geçiyormuş..
Ama o zaman boynumuz daha çok ağrımaz mı?.
Her neyse. Bende “Teknik Boyun” hastalığı olduğunu fark ettim.
Bu yüzden asistanımdan, ben okurken telefonumu daha yukarıda tutmasını istedim. Ben böyle hallettim.
İkincisi..
Ekrana saatlerce bakmaktan “e-mail Gözü” hastalığına da yakalanabilirmişiz. Bu hastalık baş ağrısına, gözde kaşıntıya ve bulanık görmeye neden oluyormuş.. Hatırlarsınız, eski sistem birbirimize mektup, not yazarken başımıza gelen en kötü şey elimizde kâğıt kesiği olmasıydı.
Telefon kullanımı kaynaklı, en yaygın sakatlanma ise “Mesajlaşma Parmağı” adlı olanı.
Durmadan tekrarlanan kavrama, dokunma ve kaydırma hareketi parmaklarda “Mesajlaşma Parmağı” hastalığı yapıyormuş.
Bunu düzeltmek için yapabileceğiniz tek şey şu.
Telefonunuzu bırakın.
Bunu yapın. Cep telefonunu bırakın.
Bir şey öğrenmek istiyorsanız, internette aramayın. Birine sorun.
Böylece bir insanla sohbet edebilirsiniz. Bir arkadaşınızla konuşmak istiyorsanız mesaj yollamak yerine gidip onu bulun.. Görün. Konuşun.. O zaman gözlerinin ne kadar güzel olduğunu da hatırlarsınız.
Biriyle tanışmak istiyorsanız, parmaklarınızı kaydırmayı bırakıp kafeye falan gidin. Birine eski moda yöntemle çıkmayı teklif edin.. Sonra onunla evlenip üç çocuk yapın.
Sonra uykusuzluk çekmeye başlayıp kavga edin.
Sonra eşinizin ne kadar gürültülü yemek yediğini nasıl olup da fark etmediğinizi sorgulayın.
Sonra çift terapisine gidip, bir ayda boşanın.
Kendinize yeni bir Tinder (Tanışma/ Buluşma) hesabı açın ve o hesap sayesinde, aslında başından beri eşinizle birbiriniz için yaratılmış olduğunuzu fark edin.
Tekrar bir araya gelin.
Daha çok içmeye karar verin ve sonsuza dek mutlu yaşayın.
Ama şunu hiç unutmayın..
Başkalarıyla bizzat ilişki kurmak çok daha eğlenceli ve çok daha sürprizli olabilir.
***
Şimdi soruyorum hepinize.. Ellen haksız mı?.
Evde tek başına maç izleyip, Whats Up gurubuna “Ne goldü be” diye mesaj atarken, öbür anı kaçırmak mı daha keyifli, maç bahane tüm arkadaşlar toplanıp, anı birlikte yaşamak mı?.
Brici ve tavlayı bile internette oynayanlar, size soruyorum..
Heyyy!. Kafanızı telefondan kaldırın da cevap verin, benim bu yazımı bile cepten okuyanlar!.
Şikayetler geliyor. Bir yazımı okumanız için 17 tık gerekiyormuş..
Oh olsun!. Mesajlaşma Parmağı hastalığı müstahak size..
Kâğıt, mürekkep kokusu almadan gazete okuyana müstahak. Keşke 117 kere tıklatsalar da, bir gazeteye günde 1 lira vermekten korkmasanız?.
Hey sen?. Saatlerce öne bakmaktan boynu ağrıyan kardeşim..
Hastalığa yakalandın sen.. Teknik Boyun hastalığına, haberin var mı?.
Kafanı kaldır da bir ovuştur hiç değilse.. Pazar Neşesi’ni boynun iyileşince okursun!.
Bitirip biran önce e-maillerini kontrole niyetliysen unutma.. Ve “Bana ne oldu” diye de göz doktoruna koşma..,
e- Mail Gözü hastalığı başlamış sende.. Tedavisi de bedava.. Bu yazıyı baştan oku, orda yazıyor.. Ama gazeteden oku.. Cebinden değil!.