SAVAŞSIZ-BARIŞA SUSAMIŞ BİR TOPLUM OLMAK HAYAL Mİ..?
Orta doğu ,bir tarafı Afrikanın kuzeyi, diğer tarafı İran olan Mısırı,Arabistanı ve Uygarlığın beşiği sayılan Mezopotamya yı içine alan , dinlerin doğuşu ,(özellikle üç semavi dinin ),insanlığın ilk ortaya çıkışı (Afrika nın kuzey doğusu),dünyanın en büyük uygarlıklarının doğduğu, Bilimde özellikle tıp alanındaki yetiştirdiği bilim adamları,astrolojideki yetişen dehalr, ilk buluşlar, Bilim ve eğitim,Mısır,İran,Harran Üniversiteleri, bunların saymakla biteceğini sanmıyorum.
Aslında koskoca Dünyamızı düşünürsek orta doğu dünyanın 40/50 de biri bile değil. En büyük imparatorlukların kurulduğu yer, tabi dolayısiyle 600 yıl hüküm süren Osmanlı imparatorluğunun da doğduğu topraklar.
Osmanlı 400 yıl burayı savaşsız, hak ve adaletli, sömürüden uzak yönetmiş, ancak Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere 1.Dünya savaşından sonra Osmanlının yıkılmasını takiben orta doğudaki sömürgeci zihniyeti körükleyerek ve hatta daha önceki Fransız İhtilalinin orta doğudaki ve uzak doğudaki milliyetçilik akımlarını hortlatması sürecinde, Suriye de Fransa, taki Hindistana kadar giden İngiltere sömürgeciliği, kozmopolit bir mezhep kargaşasına sahip bölgede milliyetçiliği ortaya çıkarmayı bilinçli olarak körükleyerek irili ufaklı bir sürü devleti doğurmuş ve Emperyalizmin böl ve yönet taktiği burada da başarı sağlamıştır.
Bu bölgenin jeopolitik yapısı da Kızıldeniz,süveş kanalı,ile okyanuşları akdenize bağlamış uzak doğuya kolay geçişi sağlayarak sömürünün ta uzaklara kadar gitmesine olanak vermiştir.
Demokrasinin beşiği olarak nitelendirilen ve ders kitaplarında örnek gösterilen başta İngiltere ve Fransa bu bölgenin en büyük yer altı kaynaklarını sömüren devletleri olmuşlardır.Buralara demokrasi getireceğiz diye medeniyetten, çağdaşlıktan uzak, şeriatçı ve mezhepsel bir din anlayışı, yani dini korku salarak toplumların başlarını kaldırmalarına olanak vermemiş,iliklerine kadar sömürümüşlerdir.
Türkiye Atatürk’le beraber Orta doğuya sahiplik ilkesine sıcak bakmamış aksine ; devletlerin sınırlarına saygı göstererek ve yayılmacı işgalci yapıyı kabul etmediğini yurtta ve dünyada barış politikasını kendisine ilke edinen Atatürk tüm devletlere de bu algıyı yaymaya çalışarak,bağımsız ve uygar toplumların gelişmelerine yardım etmiştir.
Atatürk Türkiye si Rusya nın boğazları kullanarak ak denize açılmasını ,diğer taraftan Rusya Suriye,yakınlaşmasına hep tepkili bakmıştır.
Ancak,Rusyanın dağılması ile birlikte İran-Irak savaşı,Irak-Kuveyt savaşı ,ABD ile Irak savaşı,50 yıldan beri devam eden İsrail-Filistin savaşı,Tüm dünyaya sürekli terör örgütlerinin militanlarının yetiştiği topraklar olarak ün salan ,kan ve göz yaşının hiç eksik olmadığı,krallıklarla ,bir avuç zengin aileler ile yönetilen, Ortadoğu, halen kan kusuyor.
İnsanlar bir avuç yerde Emperyalist ülkelerin demokrasi, özgürlük, eşitlik getireceğiz ,islamı daha iyi sömürmek için yumuşatacağız ılımlı hale getireceğiz,pembe devrimler yaratacağız ve hatta kimyasal silahlardan arındırarak (sadece kimyasal silahları kendi tekellerinde tutan),nükleer silahlanmayı teşvik eden sahte devletlerin oyunu ile son 40 yılda yaklaşık 3-4 milyon insanın öldüğü,10 milyon insanın yerlerinden yurtlarından göç etmek zorunda kaldığı kutsal şehirlerin yer aldığı ,orta doğu batağına önce Türkiye ve sırasıyla İran’da girmek üzere…
Bazen diyorum ki neden Avrupalı gibi savaşmadan konuşarak anlaşamıyoruz.Neden eğitimimiz konuşma seviyesinde değil ,neden biz çağdaş olamıyoruz.
Hakka ,adalete ,eşitliğe kavuşamıyoruz. Orta karar bir ülke olamıyoruz.
Mutlu ailelere ,devletlere imreniyoruz.
Acaba bizde mi sömüren olmaya niyetlendik.
Kalın sağlıcakla,Av.Talat Güneş