Hoş Geldin
Üstündağ
Voleybolumuzun yeni patronu yarıştan çekilen Özkan Mutlugil’den sonra gelen Akif Üstündağ. Mehmet’i de var ama biz ilk günden bugüne kadar “Akif” diye tanırız.
Sözlüğe baktım Akif’in anlamı “İbadet eden” ve “Sebat eden” imiş.
Akif Üstündağ ibadete uzak değil. Ve sebatkardır. Bunu herkes bilir. 38 yıl sonra çok emek verdiği voleybolun patronu oldu.
Bunları geçelim.
Elbette hayırlı olsun. Üstündağ 16. federasyon başkanı. birkaç kez başkanlık yapanları elersek, Aki Üstündağ 11. isim oluyor koltuğa oturan.
Elbette yeni gelenden çok şey beklenir.
Akif Üstündağ, son iki federasyonda iyi çalışan bir yönetici idi.
Ama başkanlık başka tabii.
Şöyle bir toparlayayım dedim neler var neler yok.
Oradan buradan gideceğim. Çiçeği burnunda başkanımız toparlar.
Aklıma ilk gelen voleybola hizmet etmiş, ancak elden ayaktan düşmüş veya sakat kalmış olanlara bir yardım sandığı. Ancak bu federasyonun yalnız başına yapacağı iş değil. Vakıf ile elele vererek halletmeli. Tüm liglerdeki kulüpler sezon başlarında 500’er lira verse dünyanın parası eder.
Hakem camiası paramparça. hakemlerin ücretleri sorun. Bizi ilgilendiren kısmını yazayım. Bir yığın seminer yapılıyor. Bir tanesine de voleybol basınını davet et. Yeni kurallar oluyor. Bizim de öğrenmemiz gerek. Bir sorunda hakemlerin basınla olmayan ilişkileri. Onca hakem yurtdıxşına maç yönetmeye gidiyor. Tık yok. Öteki branşların hakemleri çarşaf çarşaf gazetelerde haber oluyor.
Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti voleybolda da kangren. İki kulübün kendi salonları bu rekabeti kaldıramıyor. Galatasaray’ın salonu fındıkiçi kadar. Tribünden elini uzatsan sahadakinin boynuna yapışırsın. Fenerbahçe’ninki ise protokol sorunu. Başkan Aziz Yıldırım’ın tribünü imiş protokol tribünü olması yer. Gelen konuklar hakem kulesinin arkasına oturtuluyor. İki sahanın yarısı görünmüyor. Ayıp. Konuklarını en iyi koşullarda ağırlayan Eczacıbaşılılar bu durumu protesto ederek seyirci tribününe çıktı. Federasyon ne olursa olsun, bu iki takımın maçlarını Burhan Felek Salonu’nda oynatmalı. Konuk takım seyircisi gelir gelmez karar verilir. Mutlaka orada oynatılmalı. Yoksa bir gün kan çıkacak.
Biliyorum ekonomik koşullar çok iyi değil. Ancak voleybol basın ile kamuya aktarılır. Yurtdışı seyahatlerine müessese kulüplerimiz gazeteci götürüyor. Eczacıbaşı’nın uzun yıllar önce başlattığı bu yurtdışı davetleri son yıllarda Vakıfbank tarafından da uygulanıyor. Federasyon türkiye’deki organizasyonlara basını davet etmiyor değil. Ancak, bazı uluslararası organizasyonlarda voleybol basını olmuyor. O ölçüde de gazete ve internet sitelerinde voleybol yok.
Bir yığın milli takım yurtdışına gidiyor. Tek maç veya turnuva. Dönüşte milli takım antrenörleri evlerine gidiyor. Oysa, meslekdaşları ile bir araya gelseler de ne oldu, nasıl oldu. Bir anlatsa. Voleybol basını da orada olsa.
Çok şey var yazacağım. Ama çekirdek örneği birazını buraya aktarayım.
Örneğin, ben antrenörlerin sokakta giydikleri kirli blucinlerde saha kenarında maç yönetmelerine karşıyım. Bazıları da sokak ayakkabıları ile. Sokaktaki pislik salon zeminine geliyor. Şimdi bir de herhalde kir götürür diye çoğunluk siyah üst giyiyor. Yahu biraz kendinize renk verin de tribünlere hoş görünün. Ne o öyle Drakula gibi.
Uzun yıllardır yalnız ber üzerinde duruyorum. Aslında kimse bir şeyin üzerinde değil. Aman bana dokunmayan bin yaşasın gibi. Maçlarda iki takım birbirine yakın formalarla oynuyor. Fenerbahçe lacivert, Beşiktaş siyah. Salonda fotograf çekimi berbat, ekranda görüntü çok berbat. Ve libero formaları da çoğunlukla arızalı. Kural “Forma rengi ile zıt olacak” diyor. Bizimkiler forma sarı-siyah ise libero siyah-sarı giyiyor. Oysa kırmızı, yeşil, buyaz gibi formada olmayan renkleri giymesi gerekiyor.
Onca milli takım yurt dışına gidiyor. Bir gün federasyon “Ya arkadaşlar milli takım yurt dışına gidiyor. Bir gelin fotograf çekin, konuşun, röpörtaj yapın” demedi. Bir davet et. Hem onlar için de moral olur, hem bizim için de iş olur.
Artık internet çağı yaşıyoruz. Voleybola da 6-7 internet sitesi gece-gündüz hizmet veriyor. Bunlara itici güç, yani reklam gerekli. Federasyonun sitesinde bir yığın reklam var. Başkan “İlan verirseniz sevinirim” dese fena mı olur. hem federasyon sitelere destek olmuş olur, hem de siteler bazı masrafları bu destekten karşılar.
Geldim zurnanın “düt” dediği yere..
Federasyonun internet sitesi rezalet.
Maç fotografları o kadar kötü ki, ağlayacağım. Sanki salondaki görevliler çekiyor fotografları. İnternet sitesi yeniden düzenlenmeli. Eksik var. Hakem bölümü olmalı. Çünkü hakemlerin kendi siteleri devlet sırrı olduğu için yalnız hakemler şifreli girebiliyor. Milli takımlar bölümü olmalı. Artık U bilmem kaç takımı, kızlar erkekler derken bir yığın ay-yıldızlı takım oluştu. Fotografları olmalı sitede. Yani sözün özü, federasyonun internet sitesinde FOTO GALERİ olmalı. Haber yapacak veya federasyondan gelecek haberlere fotograf koyacaklar FOTO GALERİ’den almalı.
Bunlar bu kısa sürede aklıma gelenler.
Akif Üstündağ gazeteciliğe başladığım ilk günlerden beri arkadaşım.
Sevdiğim bir tanım “Eskimeyen arkaş” tır.
Çalışkandır, arkadaş canlısıdır. En iyiyi yapmak ister.
Görev aldığı federasyonlarda büyük yük onun sırtında idi.
Biz de bu camianın birer ferdiyiz. Ona yardımcı olmak görevimiz.
Karşılıklı sevgi ve saygı ile tüm sorunlar çözülür.
Hoşgeldin Akif Üstündağ.
Başarılar Mehmet Akif Üstündağ
CENGİZ TOKGÖZ