Federasyon, Kaçaklar ve Hep bana!
İzmir’de erkek takımların mücadele ettiği World League (Dünya Ligi), Ankara’da da bayanların fileye yükseldiği Grand Prix heyecanı vardı.
Her iki yere de Voleybol Federasyonu, 10 kadar gazeteci ve internet sitesi çalışanını götürdü. Gazetelerin voleybol organizasyonlarına elaman göndermemeleri maalesef ülkemizde spor sayfaları sorumlularının kafalarının “futbol” hastalığından başka bir sporu almamasından kaynaklanıyor.
Bu iki davet için Voleybol Federasyonu’na teşekkür ediyorum. Oraya davetli gidenler bu teşekkürü yaparlar mı bilemiyorum ama ben gösterilen saygıya her zaman karşılık veren biriyim.
Bu arada Voleybol Federasyonu Başkanı Özkan Mutlugil’in belfıtığı ameliyatı olduğunu duydum. Ona da kocaman bir geçmiş olsun. Özkan Mutlugil, bize rahmetli babası federasyon eski başkanlarından Özcan Mutlugil’in emaneti. Oyunculuğunu da en yakından takip eden biriyim.
İzmir’de Efeler, Portekiz, Slovakya ve Hollanda’ya yenerek grubu lider tamamladı.
Ankara’da ise her zaman başarılı görmeye alıştığımız Filenin Sultanları, su aldı. Belçika, İtalya ve Hollanda karşısında galibiyet göremeyen bir takımımız vardı Ankara’da. Şunu eklemek istiyorum. Yenilgiye rağmen Ankara Seyircisi, Filenin Sultanları’nı ayakta alkışladı ve yarınlara iyi moral verdi.
Ankara’da neden sıfır çektik?
Gözde Kırdar, Naz Akyol (Vakıfbank), Eda Erdem, Ergül Avcı (F.Bahçe), Neslihan Demir (Eczacıbaşı Vitra) , Neriman Özsoy (İtalya) , gibi deneyimli oyuncularımız “Gençleştirilme” veya “Yaz kaçamağı” nedeni ile kadroda yoktular.
Evet Ankara’da genç bir kadro ile fileye yükseldik. Böyle olmasını Ferhat Akbaş mı istedi, yoksa kaytarmalar nedeniyle bu kadroya mı mahkum oldu bilinmiyor. Bir gerçek de var. Eski Başkan Hüsnü Can da özel açıklamasında “Genç kalındı” dedi. Ben de aynı kanıdayım, gençleştirmede geç kaldık. Avrupa aldı başını gidiyor. İnşallah arayı fazla açmayız. Bu tip organizasyonlar sonrasında hiçbir teknik adam meslekdaşlarına veya basına hesap vermiyor. Yurt dışına gidiyorlar, ellerini kollarını sallayarak geri dönüyorlar. Oysa Federasyon “Gel bakalım arkadaş. Orada neler oldu” diye hiç olmazsa meslekdaşlarına gördüklerini anlattırır. Bırakın böyle yararlı bir etkinliği, koca sezon bitti federasyondan ” tık” yok. Geride kalan sezonun yönetici, hakem, antrenör, gazeteci, hatta sporcular ile tartışılması yapılmalı.
Birbirimizi tanımıyoruz
Yaşları küçüktür, tecrübesizdirler deyip geçiyoruz. Genç, yıldız, küçük veya miniklere bizi “Kim bunlar” diye sorsanız tanımıyorlar. Bırakın yıldız, küçük ve gençleri, büyüklerde de şeytan görmüş gibi bakanlar var. Bu nedenle milli takımların ilk kamp günlerinde teknik adamlar veya federasyondakiler voleybolcularımız ile bizi tanıştırmalı. Çünkü aynı gemideyiz. O milli formayı sırtına geçiren, sanki bulutların üzerinde geziyor. Sabahları gördüğümüzde bırakın “Günaydın” demelerini, suratlarını başka yöne çeviriyorlar. Artık “Edep” mi dersiniz, “Terbiye” mi dersiniz. Mutlaka Bir diyalog kurulmalı.
“Hep bana” değil, bize olmalı
Karakterim icabı, hiçbir zaman bu camiada kendime bir şey istemedim. Biri çıkıp da “İstedi” derse, kenara çekilirim.
Özel ilişkilerime rağmen, yöneticilere “İnternet sitelerine sahip çıkın. Birer yıllık reklamlarla onlara destek verin” diyen tek kişi benim. Federasyonda sözümüzün geçtiği Mustafa Ekşi’ye de “sitenizde onca reklam var. Bazılarını bizim sitelere de verdirtin. Toplam 5-6 siteyiz” demiştim. Ekşi de “Biz zor alıyoruz” demişti.
Herkes “Hep bana” diyor.
Hatırlayacaksınız, Bakü’de aç kalan meslekdaşlarımızın durumunu ve Polonya’ya voleybol yazarları yerine götürülen futbol yazarlarını yalnız ben dile getirmiştim. Ve Türk Voleybolu’na çok büyük hizmetler veren Eczacıbaşı Vitra ile Vakıfbank’ın evsahipliği yaptığı Bakü organizasyonunda o günlerde çalışmayan, fakat voleybola emek verenler için de “Keşke onları da alıp, gönüllerini kazansa idiniz” diye de tek yazan benim.
Beach Volley Organizasyonları?
Ligin onca yorgunluğundan sonra başlayan Beach Volley organizasyonları var. Antalya’da da uluslararası bir organizasyon yapıldı. Ve bu büyük organizasyona federasyonun sayıları iki elin parmakları kadar olan voleybol basınını davet etmesini çok beklerdim.
Bazı arkadaşlarımızın “Aman bana küserler” veya “Ay reklam vermezler” gibi ürkekliklerinden vaz geçmeleri gerek. Yoksa voleybol basını şamar oğlanı olmaya devam eder.
Federasyon istese, bugün bu spora destek veren her gazeteci ve internetçiyi tüm plaj voleybolu organizasyonlarına götürür.
Şimdi bu organizasyonları yapanlar yeni bir moda çıkardı.”Siz kendi paranız ile gelin. Burada sizi ağırlarız” diyorlar. Ayıba bakın. Bu arada “Hiçbir plaj voleybolu organizasyonuna gitmeyelim” diye aramızda anlaştığımız bazı arkadaşlarımız da ilk davette balıklama gittiler.
Dedim ya.. Hep bana, hep bana..
NOT: Federasyonun fotograf görevlisi Mert Bülent Uçma’nın Ankara’da seramonilerde hakem kulesine çıkıp çektiği fotografları hiçbir yerde göremedim. Evinin duvarına süs diye mi çekiyor acaba..
NOT2 : Federasyonun resmi internet sitesi maalesef arzulanan güzellikte değil. Örneğin ben cep telefonuma Voleybol Federasyonu İnternet Sitesi’ni indirmeliyim. Öteki federasyonların var çünkü.
Sıkıldım, bu kadar yeter.
HEPİNİZE İYİ BAYRAMLAR..