“Milli” formasız takım!..
Maçı benim gibi televizyonda izleyen milyonlara soruyorum. Sahada top koşturan iki takımdan hangisi Türkiye’ye benziyordu?. Maçın ortasında televizyonu açsanız, uzak görünüşte hangisini Türkiye sanırdınız?.
Kırmızı beyaz olanı mı, yoksa o turkuaz bile olmayan garip mavili takımı mı?.
Bu ülkenin milli renklerini, bayrağını, kırmızı beyazı unutturmaya mı çalışıyorsun Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören?.
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim Hocam, Türk Milli Takımı’nı Fransa’ya bu “Gayri milli” formalarla götürmeye kararlı mısın?.
“Kırmızı beyaz”dan utanır mı olduk, ha?.
Ya gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindeki Türk medyası ne olacak?. Bir Yüksel’e (Aytuğ), bir Bilgin’e (Gökberk) bir bana mı kaldı, “Kırmızı beyaz”a, Türkiye’min renklerine sahip çıkmak?. Hepiniz mi renksizsiniz?.
***
İsveç önünde çok olumlu bulduğum Milli Takımı bu defa hiç beğenmedim. Hazırlık maçları Fatih Hocam çeşitli taktikler deniyor olabilir.
İsveç önünde Generalissimo Rinus Michels ve Johan Cruyff’un el ele vererek, Ajax, Hollanda ve Barcelona’ya yerleştirdileri Total Futbol, 4-3-3’tü, taktiğimiz. Orta sahanın göbeğinde Pep Guardiola’yı dünya çapında şöhret yapan lider oyun kurucu yerinde Oğuzhan’ı kullandık. Kanatlarda Volkan ve Arda, İsveç savunmasını perişan ettiler. Cenk de iki muhteşem gol attı, bu sayede.
Avusturya maçında, Fatih Hocam, Hakan Çalhanoğlu takıma döndüğü, ya da ikisi de “yedek” stoperlere güvenemediği ve de deplasmanda oynadığı için, savunma ağırlıklı, 4-5-1 ile çıktı sahaya ve perişan olduk.
Avusturya biraz becerikli olsa, fark olurdu. Sanırım Fatih Hocam, bu iki maçla neyin olacağını ve neyin olmayacağını görmüştür.
Volkan bu takımın en vazgeçilmez silahı.. Gerek kanat oyuncusu, gerek rakip savunma arkasına atılacak uzun toplarla gol kontratak forveti olarak, bu ülkede benzeri yok.. Volkan olmayınca, Cenk ortada boşuna dolaşıyor. Volkan olmayınca, rakip Arda’yı da iki kişi ile tutma imkanı yakalıyor. Tek kanatla yengeç gibi oynadığımızı görüyor çünkü.
Gökhan Gönül iki sezondur benim için Türkiye’nin MVP’si (Most Valuable Player/ En değerli oyuncu). Avusturya önünde en kötüydü. Çıktığı zaman dönemediğini rakip hoca hemen keşfetti. Savunma kestiği topları hemen Gökhan’ın boşalttığı sağ kanadımıza attı. Ordan ne gollük akınlar yedik. Yediğimiz golde de, ortayı yapacak Avusturyalı hızla inerken, Gökhan onu bastıracağına, ortaya koşup kendi kendini boşa çıkardı ve eksiltti. Adam antrenmanda olmaz rahatlıkla gol pasını verdi.
Savunmadaki genel hatamız bu maçta da devam etti. Geleni bastırma yerine geriliyoruz. Daha fenası, şuta hazırlananı bastıracağımıza adama arkamızı dönüyoruz. Şuta sırtını dönme korkaklığından vaz geçir bunları hocam. Barajda nasıl korkmadan duruyorlar?.
Kadro üzerine iki tavsiyem var..
Bir.. Semih mutlak kazanılmalı.. Serdar Aziz, Hakan Balta tandeminin yedeği büyük deneyimi ile Semih olur ancak.. Ötekilerin olmadığını gördük.
İki.. Maçtan evvel yayınlanan 90a (aHaber) programında Serkan Müdürüm “Emre’nin adı geçmeye başladı” dedi..
“Emre’yi en sert eleştiren benim. Bu yüzden beni mahkemeye de verdi. Ama söyleyeyim. Öfkesini bir kenara koyarsak, Türkiye’nin yetiştirdiği ender ‘Lider’ futbolculardan. Kadroda mutlak olmalı. 34 yaşında 90 dakika oynayamasa da, ihtiyaç anında oyuna girip büyük faydalar sağlar” dedim.
Kemal (Belgin), “Adamın müthiş Avrupa yılları var.. Tabii” diye tamamladı.
Hocam, Emre’yi de düşünmeli.