Cengiz TOKGÖZ
Koskoca bir yılı geride bırakıyoruz. Bizim işimiz voleybol tabii. Bu koca yıl içinde, iki sezon yarısı yaşadık. Heyecanın, rekabetin ve mücadelenin yanı sıra Avrupa’da da önemli maçlar izledik.
Özellikle Avrupa’da gördüğümüz ilk baştaki şey centilmenlik. Yani fair – play.
Ülkemizde sporcularımız yalnız kazanmaya odaklandırılınca, aksi bir sonuçta rakibi kutlamayı görmek olası değil maalesef. Hele hele bir de maçta hakem hataları da var ise, yandı gülüm keten helva.
Galatasaray ile Fenerbahçe misket oynasa, tansiyon hep yüksektir. Bence bu ezeli rekabetin verdiği heyecan değil, kendini bilmez yöneticilerin tansiyonu yükseltmesi ve kendi taraftarına iyi görünmesi.
Dikkat edin bakın. Maç öncelerinde mutlaka biri fırlar ve ileri geri konuşur. Maça kadar da bu seviyesizlik gündemden düşmez. Tabii maçta da günler boyu gerilen oyuncuların sinirleri ortaya konulan mücadelede de gitar teli gibi olur hep.
Burhan Felek Salonu’nda Galatasaray’ın evsahipliğinde Fenerbahçe maçı oynandı. Salon tıklım tıklım. Yaşları ilerlemiş küçük grup var ki, Fenerbahçeli ve sessiz.
Yazmaya gerek yok. Maalesef hakemlerimizin engelleyemediği tribün taşkınlığı bu maçta da yüz kızartıcı cinsten.
Hakem Bülent Bozkurt, ters kararlar veriyor. Fenerbahçe’ye verdikleri 4-5 oyuncu tarafından itiraz buluyor. Ama Galatasaray’a çalınan yanlış düdüklerde tüm salon ayakta. Ve hakeme malum giydirmeler.
Galatasaray genç bir kadro kurmuş. 2-3 oyuncuyu kenara alın, yaş ortalaması 20-21. Antrenör Ataman Güneyliğil de iyi bir ortam sağlamış ve takımda arkadaşlık bağlarını pekiştirmiş. Bu büyük bir artı. Bir yığın galibiyete bedel.
Fenerbahçe’nin kazanacağı aşikar. Ve konuk takım iki set alarak maçı kazanma yolunda. Hakem yine yanlış kararlarda ısrar ediyor. Galatasaray Kaptanı ve tribünler ayakta. Başlıyorlar Aziz Yıldırım, Fenerbahçe ve federasyona. Çünkü maça çağrılan taraftarlar futbol fanatiği. Ses yükselince de Hakem kuleden indi, kenardaki masadaki hakemleri de alıp soyunda odasına gitti. 30 dakika sonra maç başladı. Ama bu kez tribünler boşulmıştı. Ailelerin olduğu kısım bırakıldı. Ben olsam bırakmazdım. Spor polisi de kalan ailelerin tribünü önünde göz kırpmadan ters bir şey yapanı aradı. Maç Fenerbahçe’nin lehine bitti. Bağrışmalar, çağrışmalar olay sona erdi.
Ancak, hakemin ilk soyunma odasına gidişte sahaya umulanın üzerinde yabancı madde yağdı. Deneyimli oyuncu Libero Nihan, hemen hakemin yanına koştu ve elleri ile onun başına bir şey gelmemesine çalıştı. Yani hakkı yenilen ve mağlup takımın oyuncusu, hakkını yiyen ve belki de yenilgiye neden olan hakemi korudu.
Fair playlik bir olay.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Fair – Play kuruluna öneriyorum.
Voleybolcu Nihan bu ödüle aday gösterilmeli.
Zaten takımlar sahaya çıkarken, seramonide anons edilirken de rakip takımın oyuncularını alkışlayan tek oyuncu da Nihan idi.
Daha ne yapsın Fair – Play için.
Fair – Play Nedir ?
Fair-Play ya da dürüst oyun, sporda kurallara uymaktan da öte belli bir davranış tarzını sergileyen bir terim. Rakibe saygı ve ona fizyolojik ve psikolojik açıdan zarar vermeme özentisidir. Rakip, bir düşman olarak değil, oyunun bir parçası olarak görülür ve yoğun mücadelede bile rakibin onuruna saygı duyulur. Fair-Play, oyunda hileye ve şiddete başvurmamak anlamına da gelmektedir.
Fair-Play’in başlıca kuralları şöyledir:
Oyun kurallarına uymak
Rakibi oyunun bir parçası olarak görmek
Oyun koşullarında şans eşitliğini kollamak
Kazanınca zaferi kötüye kullanmamak, yenilince sonuca ve kazanana saygı göstermek
Kazananı tebrik etmek
Fair-Play, sporun dışında başka alanlarda da kullanılmaktadır