Gazeteci de biraz hukuk koklamalı!..
Hemen her gün her gazetede, yorumunu içinde taşıyan haberler okumaya alıştık. Ki haberde yorum yapılmaz, Başlıklarda hiç yapılmaz.. Meslek kuralıdır. Haber “TARAFSIZ” olmalıdır. Yorum yapacaksan, yanına bir çerçeve açarsın. Diyeceğini orda dersin.
Artık klişe haline geldi, benzer başlıklar, hemen her gün. Her haberin ardından da yığınla köşe yazarı kaleme sarılıyor..
“Efendim kravat taktı” diye.. “Efendim, saygılı göründü” diye..
Konu, kadına şiddet davaları.. Mahkeme, hafifletici sebeplerden birini, bir kaçını, hepsini uyguladı mı, kıyamet..
Tamam.. Tamam da, mahkemeler durmadan ayni tür karar veriyorsa eğer, insan bir merak etmez mi?. Hadi sende hukuk, ceza hukuku fikri, nosyonu yok.. Bir bilene sorsana kardeşim “Niye bunca baskıya, mahalle de değil, Dördüncü Güç Basının, ülke menfaatleri dahil birleşmeyen medyanın tek ittifak ettiği konu, ‘Kadına şiddette hafifletici sebep olmaz’ baskısına rağmen mahkemeler inatla ayni kararlara devam ediyorlar.. Bu yargıçların inadı neden” diye..
Bakın arkadaşlar..
Ceza Hukuku’nda şaşmaz bir kural vardır. Temel ilke..
“Kanunsuz suç ve ceza olmaz..”
Yani.. Bir suçun tarifi eğer kanunda yoksa, öyle bir suç yoktur. Yargıç mahkemede suç ihdas edemez.
..ve de yani.. Bir suçun cezası kanunda yazılı olmalıdır. Yargıç o cezayı vermek zorundadır. Kafasından ceza icat edemez.
Bunu ezberledik mi?.
Şimdi geliyoruz., Ceza Hukuku’nun ruhuna..
Ceza Hukukunun ruhu aynen şudur..
“Bir masum bir gün haksız yere içerde yatacağına, bin suçlu aramızda dolaşsın..”
Çünkü Ceza Hukuku, önce masumları korumak için vardır. Sonra suçu önlemek gelir, vardır.. En sonra da suçluyu cezalandırmak için vardır..
Şimdi temel ilke “Kanunsuz ceza olmaz” ile, Ceza Hukukunun ruhu “Bir masum bir gün yatacağına..” düşüncesini uygulamaya koyalım..
Gazetelerde çok yanlış başlıklar okuyorsunuz..
“20 yıl hapsi istendi” gibisinden.. Kanunda yazan ceza diyelim “4 yıldan 20 yıla..” Gazeteler, daha heyecanlı diye üst sınırı yazarlar.. Oysa aslında istenen ceza, alt sınır, 4 senedir. Yargıç, o alt sınırın üzerine 1 gün bile ekleyecekse, sebebini kararına yazmak zorundadır. Çünkü Yargıtay sorar “O bir gün fazlayı niye verdin?.”
Haklıdır. Çünkü Ceza Hukukunda dedik ya, yargıcın keyfi yoktur. Esas olan da, masumun bir gün bile haksız yatmaması olduğuna göre, yargıç o 1 günün sebebini açıklamak zorundadır.
Anlaştık mı?.
Ama bitmedi..
Yargıç, kanunda yazılı bütün indirim sebeplerine de bakmak, var olanı uygulamak zorundadır. Suçluya kızdı, ya da mahalle kızıyor diye, hak edilen bir indirimi uygulamazlık edemez. Eşine, dostuna, sempati duyduğuna indir, kızdığına indirme.. O adalet olur mu?. O hukuka saygı olur mu?.
Şimdi, ilk yazıdaki olaya benzer iki vaka örneği veriyorum.
Birinci olayda, suçlu A, mahkemeye, pis, rezil, mahkemeyi ve yargıçları saymayan bir kılık kıyafetle geliyor. Dava boyunca, yargıçlara, savcıya, din, iman, ana avrat, bacı sinkaflar ediyor.. ‘Çıkayım, gene kafayı çeker, gene saldırır, gene ırzına geçer, gene öldürürüm” diyor.
İkinci olayda suçlu B, tertemiz giyinmiş. Pırıl pırıl gelmiş. “Efendim”siz konuşmuyor. Her halinden pişman olduğu belli.. Başı hep önde..
Şimdi bu ikisine ayni ceza verilir mi?.
Sizin kafanızı bilmem, ama bizim yasalarda verilmez.
Yasa, “İyi hal” demiş ve nelerin iyi hale gireceğini yazmış..
“Mahkemeye yardım” demiş. Onları da saymış.. Bunlar varsa, yargıç keyfi davranamaz. Uygulamak zorunda. Uygulamazsa, Yargıtay’dan döner. Yargıtay’dan dönen kararlar da, sicile not edilir.
Birinci olayda ceza Ağırlaştırılmış Müebbet..
İndirim uygulanmaz. Sebep yok..
İkinci olayda ceza, Müebbet. Çünkü indirim uygulanmak zorunda. Bir kanunda yazılı.. İki siz cevap verin. Bu iki suçlu ayni mi?.
Şimdi, sizin özellikle kadına şiddette indirime itirazınız varsa, bu itirazı, yasayı uygulamaya mecbur yargıca değil, o yasaya yapacaksınız, gazeteci olarak.
“Kadına şiddette indirim uygulanmaz” diye bir madde getirilmesinin savaşını vereceksiniz. Muhatabınız indirim uygulayıp görevini doğru yapan yargıç değil, o yasayı değiştirmesi ve yeni yasa getirmesi gereken Adalet Bakanlığı olmalı..
Eğer, doğru, haklı ve saygın gazetecilik yapmak istiyorsanız..
Amacınız ucuz popülizm değilse.. Kızmayın hemen..
Mesela.
Ünlü oyuncu 7 ay önce alkollü yakalanmış. Mahkemeye verilmiş. 2 yıl ceza almış.. “Mahkemedeki iyi hal” indirimleriyle 1 ay 20 güne inmiş cezası.. Yani 730 günden, 50 güne.. 15’te 14’ünü silmiş yargıç cezanın.. 15 te birini vermiş, onu da 1000 (bin) lira para cezasına çevirmiş..
Alkollü araba kullanmak, başkalarının ölümüne sebep olabilecek çok ciddi bir suç oysa..
Şimdi bakalım kaç köşe yazarı “Bu ne rezalet” diye döşenecek..
Haber başlığı mı?.
Bizim gazetede “Ünlü oyuncuya alkol cezası” idi başlık. Yani kararı alkışlıyoruz bir yerde.. “Bakın mahkeme üne falan bakmamış, basmış cezayı” başlığı atmış, editörümüz..