Hz. Muhammed’in Mektupları
Üstad Radi Dikici, fevkalade ilgi uyandıran “Hazreti Muhammed’in Mektupları” yazısının ikincisini yollarken, şu notu koymuş, en başa..
“Sevgili Hıncal,
Daha önce bahsettiğim Mukavkıs’a ait mektubun Topkapı Sarayı’nda bulunan aslının ve geçen hafta yazdığım gibi orijinal kopyasının resimlerini gönderiyorum. Umarım ki, internet sayfalarında dolaşan ve sadece orijinaline benzetilerek resimlenen mektupların yerini artık aslı alır. Bu mektupları ilk olarak da IX ve X. yüzyılda yaşamış Ebu Cafer Taberi’nin eserinde görüyoruz. Üstelik en büyük kanıt Topkapı Sarayı’nda olmasına rağmen, örneğin Walter E.Kaegi ‘Bizans ve İlk İslam Fetihleri’ kitabında şöyle diyebilmektedir, ‘İslam kaynakları, Hz. Muhammed’in İslam’ı tebliğ etmek amacıyla, zamanın büyük krallıklarına elçiler gönderdiğini haber vermektedir… Bununla beraber bu konuda herhangi bir resmi belgenin bulunabileceği şüphelidir.’
Yine de, diğer dört mektup ve Mukavkıs’ın kişiliği ile ilgili araştırmalar sürmektedir.”
Üstadın yazısını sunuyorum..
***
1858 yılında Fransız tarihçi Etienne Barthelmy, Mısır’ın güneyinde Akhmim bölgesini ziyaretinde oradaki bir Copt (Hıristiyanlığın bir mezhebi) mabedinde eski bir Coptic İncili arasında bir belge bulur.
O sırada Mısır Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu Muhammed Said Paşa yönetimindedir. Anlaşıldığı kadarıyla resmi makamlara iletilen mektup muhtemelen o sırada Kahire’de 975 yılından beri eğitim yapan El Ezher Üniversitesi’ne gönderilir. Orada temizlenen mektubun Hazreti Muhammed’e ait olduğu anlaşılınca Muhammed Said Paşa’ya sunulur.
Esasında 1841 yılında Osmanlılarla Kavalalılar arasında devam eden savaşlara hanedanın kurucusu dedesi Kavalalı Mehmet Ali Paşa son verip, Padişah Abdülmecid’in (1839-1861) otoritesini kabul ettiği için Mısır sarayı mensupları yazı Boğaz’da geçirmek için İstanbul’a akın etmeye başlarlar. Bizzat Mehmet Ali Paşa 1846 yılında İstanbul’a gelir. Padişah tarafından da kabul edilir.
Bu derece önemli tarihi bir belgenin Muhammed Said Paşa tarafından bir İstanbul ziyaretinde padişaha elden takdim edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
Sultan Abdülmecid de mektup için altın bir kap hazırlatır ve kutsal emanetlerin içine koyulması için Topkapı Sarayı’nın ilgili bölümüne gönderir.
Mektubun metni şöyledir:
“Allahın kulu ve Resulü Muhammed’den Coptların Meliki Mukavkıs’a mektuptur. Hidayete erenlere selam olsun. Sizi İslam dinini kabul etmeye davet ediyorum. Müslüman olursan selamete erersin. Müslüman olursan Allah’tan iki misli sevap (ecir) alırsın. Eğer kabul etmezseniz bütün Coptların günahları da sizin üzerinizde olur. Ya Ehl-i Kitap, hepimizin müşterek noktası Allah’a inanmaktır. O’ndan başkasına ibadet etmeyelim. O’na şirk koşmayalım. O’nun dışında birbirimize ibadet etmeyelim. Eğer kabul etmeyip yüz çevirirsen Allah şahidim ki biz Müslümanız.”
Yukarıda Hazreti Muhammed’in mührü görülmekte ve mühürdeki “Muhammed” yazısı okunabilmektedir. Sayfadaki resimlerde Topkapı Sarayı’ndaki mektubun aslı ve yanında da, mektup bu noktaya gelmeden önce çekilmiş orijinal kopyası bulunmaktadır.
İnternet ortamında en az elli kadar mektup örneği bulunmakta, orijinal kopya ise Bizans kitabımda ve bu sayfada ilk defa yayınlanmaktadır.
Yaptığım araştırmalara göre, Mısır’da önemli sayıda Copt inancına sahip insanlar yüzyıllardır yaşamaktadır.
Mukavkıs gönderilen elçiye iyi muamele etmiş ve Peygamberimize hem cevap vermiş, hem de çeşitli hediyeler göndermiştir. Gönderdiği hediyeler arasında iki kız kardeş cariye de vardır. Onlardan biriyle Peygamberimiz evlenmiş ve ondan bir oğlu olmuştur. Ne yazık ki, çocuk iki yaşında iken vefat etmiştir.
Mukavkıs’ın cevabı ise şöyledir:
“Ben, bir peygamberin daha geleceğini biliyordum; lakin Şam’dan çıkacağını tahmin ediyordum. Çünkü önceki peygamberlerin çoğu oradan zuhur etmiştir. Gerçi son peygamberin Arabistan’dan çıkacağını kitaplarda görmüştüm. Fakat ona uymak konusunda, Coptlar beni dinlemezler! Ben, saltanatımdan ayrılmaya kıyamayacağım. O peygamber, ülkelere hakim olacak, kendisinden sonra da sahabeleri meydanlarımıza kadar gelip yerleşeceklerdir; sonunda galip geleceklerdir.”
Ancak ortada bir soru vardır. Mukavkıs kimdir?
Peygamberimiz 628 yılında beş hükümdara Müslümanlığa davet eden mektup göndermiştir. Dördü hakkında hiçbir tereddüdümüz yok. Ebu Cafer Taberi’nin (838-923) Tarih-i Taberi’ine, Ahmet Cevdet Paşa’nın (1822-1895) “Kıssas-ı Enbiya, Tevarih-i Hülefa” (Peygamberler ve Halifeler Tarihi) kitaplarına baktığımızda da aynı şey karşımıza çıkmaktadır ama onlar da Mukavkıs’tan Copt hükümdarı veya meliki olarak bahsetmektedirler.
Yaptığım incelemelere göre tarih boyunca Copt’lar hiçbir zaman bir devlet kurmamışlardır. Önce Bizanslıların, sonra Persler ve Müslümanların yönetimine girerek dini inançlarını yerine getirmişlerdir. Mukavkıs’ın bir kral olması mümkün değildir. Halen mevcut bilgilere göre Mukavkıs az ihtimalle İskenderiye Copt Patriğidir. Daha büyük bir ihtimalle ya Bizans İmparatoru Heraklius tarafından veya Pers İmparatoru II.Hüsrev tarafından 620’li yıllarda İskenderiye Valiliğine atanmış bir kişidir.
Peygamberimiz “Mukavkıs” diye yazdığı için bazı kaynaklara göre de, o dönemde İskenderiye Valiliği yapmış kişinin Arapça yazılmış ismidir.