VOLEYBOLDA BİLİMSELLİK
M. Fuat (Bengü) , kısacası Voleybol antrenörü rahmetli Memet Ağabeyimiz, 1.Baskı 2001 Adam yayınlarındaki kitabında ‘’Tartışma-Eleştiri’’ konularında dağarcığımda biriken görüşlerini sizlerle birçok kez paylaşmıştım.
Bu yapıt –kitap- YKY’de ise 1. Baskı Nisan 2014’te tekrar yayınlandı. (Eleştiri Üstüne-Deneme).Voleybol ailesi ve bilhassa medyası, o zamanlarda bu ilk yazıma çok tepkiler gösterseler de, az da olsa eleştiri-tartışma ile tanışmış ve yazışma dünyamız belirli bir ilerleme kaydetmiş, belirli bir düzeydeki konuları ele almaya başlamış, TVF ve diğer kurumları, kişisel faaliyetlerde, yeni çalışmalarda, olgularda, yanıtta söz söylerken, yazı, yorum yazarken daha dikkatli-titiz davranmaya başlanmıştı. Zaman içinde şimdi yeniden eski günlere, en başa dönüldü ve Voleybol ailesindeki konuşmalar yazışmalar ve bilhassa faaliyetlerdeki kararların uygulamalarında yoldan çıkıldı. Ve ben tekrar M. Fuat’a, yaz günlerimi bu kitaba ayırdım. Başladım tekrar okumaya, konuları tekrar ele almaya ve yeniden yazmaya.
Gerek TVF gerekse tüm ailemiz bilhassa faaliyetlerde bir bilimsellik temeline dayanması gerekirken, keyfe keder olmaya başladı.
Voleybol Ailemiz, TVF/kurullar/antrenörler/hakem ve basın vs. kendi konularındaki çalışmaları faaliyetleri, olayları ele aldığında bilgisizler diyemeyiz, demiyoruz, oldukça bilgililer demeliyiz ve kabullenmeliyiz.
Ama bu nitelikleri onları ( kendilerini) ‘’bilimsellik katına yükseltmez, yükseltmedi.’’ Bilgili, görgülü, beğenili idiler /olabilirler/ ama ‘’ÖZNEL BİR YAKLAŞIM’’ içinde yaşadılar. Öznel çalışmalar da, bilimsellikten uzaklaştırdı. Birçok yanlışları, çıkmazlar sonunda boşluk. Sadece bir HİÇ ile kaldılar.
Halbuki en baştan öznel davranışlardan, fikirler ve çalışmalardan kaçınıp bilimselliği seçseler ve daha ‘’nesnel’’ olabilseydiler, çalışabilseydiler, üretebilselerdi Türk Voleybolu olarak çok daha iyi yerlere yükselirdi.
Yaşadığımız ortamda-toplum-halk-millet-dünya ve voleybolumuzda, iyi ile kötü, doğru ile yanlış bir arada ortaya-önümüze sürülüyor, konuluyor veya geliyor. Bütün yaşamımız boyunca önümüze/ortaya sürülen bu olaylarda (sözler-düşünceler, faaliyetler, yorumlar-tartışmalar içinde) neyin değerli, neyin değersiz, neyin önemli neyin önemsiz olduğunu kestirmek çok zor.
Sanatlardan bir yapıt, toplumdaki bir olay, günlük yaşamda birçok konu, bir düşünce, bir söylem, bir olay, bir turnuva ve sonucu bizlerin, halkın önüne geliyor. Ve bunlardan hangisinin, ‘’niçin iyi’’, hangisinin kötü, ‘’niçin kötü’’. Hangisinin doğru ‘’ niçin doğru’’ olduğunu bilemez, birbirinden ayırt edemez olduk. Halkın iyiyi kötüden ayıran, sezgi gücüne ne kadar güvenirsek güvenelim. Gene de bu böyle. Neyin iyi/kötü, neyin doğru/yanlış olduğunu bilemez/bilinmez ayırt edemez olduk.
İşte burada alışmak denen bir şey var. Çünkü nasıl insan kötü sanata da alışıp ısınabiliyorsa, çevresindeki, günlük yaşamdaki kendine ulaşan bütün dış verilerdeki kötülere de ısınabiliyor ve giderek iyi olana iyisine de direnmeye başlıyor. Bu nedenle işte burada eleştirmene ihtiyaç duyuluyor eleştirmen ortaya çıkıyor. Eleştirmenin değerlendirmesi çok önem kazanıyor. Çünkü her türlü kötüye karşın yapıtın, fikrin, iyisini ancak onlar koruyabiliyor.
Eleştirmenin amacı; yapıttaki, fikirdeki, sanattaki veya bir olaydaki, bir konudaki veriyi değerlendirmeye almak ve ‘’iyi’’yi, ‘’kötü’’den, doğruyu yanlıştan ayırmaktır.
Artık voleybolda birileri bunları dile getirmeli, yazmalı.
Çünkü vakit geçiyor, üzülüyoruz, kahroluyoruz.
Bu da voleybolcu Aritun Hançer’i öldürüyor.
Yine M.Fuat’tan bu etkisinin izleri ile veya onda bir takım söyleşileri yürüttüm ve bu yazıyı yazdım.
Eğer eleştiri yapmak istiyorsak yine bilimsellik yöntemlerle ulaşılan bir bilgi, bir bilimsellik temeline gerek var. Herkes bilimsel eleştiri sözünü tartışmalar sırasında bilimsel yöntemlerden yararlanarak nesnel eleştiri yapmak.
Eleştiriden korkanlar da, kendilerinden korksunlar, yaptıklarından korksunlar.
Saygılarımla
A.Hançer
07.09.2015
Not…: Bu yazı bütün sitelere açıktır.