Tetebbu…: “ Bir şeyi iyice inceleme, onunla ilgili bilgi edinme, araştırma.”
TVF’nin 14 aylık ve bilhassa mayıs-eylül beş aylık baş döndürücü en yoğun dönemi içinde kendi kurumunun ve konumunun, her kategorideki performansının ölçülebileceği faaliyetler, voleybol kararları hakkında, medyada, fısıltı gazetelerinde olur olmaz yazılımlarla ( haber -yorum-makale-toplantı vs. vs. ), herkes aklına gelen bir şeyleri düşünmeden, tetebbu etmeden ötüyor. İşin enteresanı, bu yazılımlarını çok büyük fikirler gibi ortaya koyarak taraftar bile oluşturuyorlar.
Artık bu konularda ( TVF süreçlerini ) iyi bir tetebbu yapma zamanı gelmiştir. Hatta kararlar+gelişmeleri+yaşananları, uygulamaları ve sonuçlarının yaratacağı
Yaşanacakları bir tetebbu ile bilimsel olarak kayıt altında topluma sunarak, toplumun ve en önemlisi voleybol ailesinin doğru net bilgilendirilmesi, gerçekleri gün ışığına çıkarılmasını sağlamalıyız.
“Ağzı olanın konuştuğu bir ortamdan çıkarak, yaşanmış, yaşanan ve yaşanacak olan bilimsel gerçekleri tespit ederek, daha önceleri yapılan bütün TVF çalışmalarını, voleybol şuraları ile belirlenen “Antrenman Dizgesi” ile vizyon ve misyon uygunluğunu hatırlatmak gerekir. Bunlardan vaz geçmenin nedenleri veya ortada uygulanan ve var olan bizlerin bilmediği yeni bir “Antrenman Dizgesi” var ise bununda detayları ve dayanakları ile derhal açıklanması gerekir. Öncelikle bütün fikirler bu yeni dizge ile ilgili olmalı, yendi/yenildi düşüncesini terk edip, antrenman dizgesinin performansı ( verimlilik ) konusunda düşüncelerin, fikirleri ortaya konması sunulması gerekir.
Bugünkü süreci, TVF’nin kararlarındaki “Antrenman Dizgesi” içindeki “antrenmanın nitelikleri” nden sadece öncelikle üç konuda sadece nitelik/nicelik ile ele alarak tetebbu yapalım.Yazmaya başlayalım.
Dün, bugün ve yarın; TVF başkanlarının, yönetimlerinin, milli takım antrenörlerinin veya oyuncularının vs. vs. değiştirilmesinin istenmesini kendi varlık koşulu gören kişilerin bir zihniyeti ve bunun ürünü olarak oluşturulmuş veya oluşmuş belirli bir kısım voleybol ailesi içindeki medyanın, hukuki olarak demokratik olması düşünülemez. Kimi batacak gemiyi ilk terk eden fareler gibi “veda” ederek kaçar, kimileri önce yandaş olarak direnir, kimisi geçmişini över, kimileri mukayeselere başlar vs. vs. vs. Aslında temel olarak voleybol ailesi içinde kendini medya/idareci/yetkili sananların boş bir fıçının çıkardığı belirli belirsiz kişilerin anlamsız kuru sesleridir. Bu boş fıçı gurubu ile otoriteleri daha çok işler çevirecekler, çok kelleler isteyecekler. Sonradan taraf değiştirecekler ve zaman su gibi akacak. Yeni dönemler yaşanacak ve hiç birimiz nelere sahip olduğumuzu bilmediğimiz için, neleri kaybettiklerimizin değerinin bilincinde olmayacağız.
YABANCI OYUNCU SAYISI KARARI…..:
Bu sezon Ligimizde ilk altıda direk 3 yabancının oynayabilmesi iyimserliği beklentilerin ötesinde, yıkımlara sebep olmaya başladı. Gerekçeleri ne olursa olsun, Türk Voleybolunda ortaya çıkan sonuç, çok çabuk kendini gösterdi.
a)İki veya iki artı birde, ilk altıda oynayacak ülkemizin sporcuları kenarda oturmaya başladı.
b) önceki yıllara oranla bilhassa Voleybol liglerinde kalitenin artacağı beklentisi derelerde boğuldu. Bir önceki sezonlardaki takımların oyun kalitesi ile üçüncü yabancı kararı ile oyun kalitesini ne kadar değişti?
Üç yabancı ile Vakıfbank ne oldu? Yıllarca Efes basketbolunda “NAUMOVSKİ” aldı götürdü. Vakıfbank’tan da “GÖZDE ile partner NAZ’ı çıkarın bakalım ne olur? Hatta Milli takımdan çıkarın, geriye ne kalır? Veya bu iki oyuncuyu Ecz. FB,GS vs vs. verin neler olur, dengeler ne kadar değişir? Peki üç yabancı Vakıf’a ne getirdi? Türk Voleybolundan ne götürdü?
Eczacıbaşı üçüncü yabancı ile lige ne katar ve nerelere gider? Gözde + Naz gelirse ne olur?
Fenerbahçe 2, 2+1 ile mi daha kaliteli idi? Yoksa 3 yabancı ile mi? Gözde + Naz gelirse ne olur?
Ve sırasıyla diğer takımları inceleyin. Üçüncü yabancının katkıları ve bu nedenle oyunda olamayan yıllarca emek verilmiş kenarda ısınma yapan çocuklarımız.
İşte üçüncü yabancının getirisi. Kenara itilen, kenarda ısınan, kulüp arayanlar/değiştirenler hatta bırakan sporcular dışında hiçbir sonuç yok.
( Aynısını erkek takımları için yapınız. Durumun daha vahim olduğunu göreceksiniz.)
Geride kalan diğer bütün takımları tek tek ele alın ve şu soruları sorun.
a) Üç yabancı liglere ne kattı?
b) Sadece kadınlarda 2+1 de, ilk dört takımda oynama (yer alma) şansı bulacak bu dört kişinin Milli takımdan neler götürdüğünü, Erkeklerde ise ilk altı takımda 2+1’de şans bulacak bu altı kişinin milli takımdan neler götürdüğünü iyi hesaplama yaparak sorgulayın.
c) Üç yabancı ile oynanan müsabakada topa temas ( oynama) oranı ile, 2+1’deki topa temas oranı ne kadar değişkenlik içerir. Ve en önemlisi en kritik noktalarda vs. vs. topla temas-oynama- kimlerde son buluyor, sorgulayın.
Sayfanın arkasına da, yabancı sayısı üç olunca Türk Voleybolu neler kaybetti tek tek sıralayınız. En başına da hatırım için şunları yazın.
Voleybolda ümidini kaybeden, Voleybola küsen yeni nesil çocukları.
Çocuklar, çocuklar, çocuklar ve her yıl 1.200.000 ( bir milyon iki yüz bin sporcu adayından, genç (aday) nüfustan pay alamayan bizler, İlk altıdan dışlanan, kenarda ısınmaya devam eden şampiyonluklar kazanan oyuncularımız. Bu ufacık karar topu öyle bir yuvarlanıp büyüyecek ki sağ kalanlar, cenazede bir saf dahi oluşturamayacaktır.
2012 Londra Olimpiyatlarının açılışında, İngilizlerin gurur duydukları, ULUSAL SAĞLIK kuruluşu bir gösteri yaptı. İngilizlerin gurur duydukları bu sağlık kuruluşunun misyonunda yer alan şu sözleri de, gösteride yer aldı ve damgasını vurdu.
“Bir toplumda hastalanan bir kimse şayet maddi yetersizlik nedeniyle tıbbi yardım alamıyorsa o toplum kendisine medeni toplum diyemez.”
Ben de bu misyonu örnek alarak diyorum ki;
“Bir toplumdaki ULUSAL Ligde bir sporcu, kulüplerin, yöneticilerin, idarecilerin, antrenörlerin, taraftarın, seyircinin, basının vs. v. Ve Federasyonun istek, karar veya yönlendirilmesi nedeniyle, kendi sporcusu sahada yer alamıyorsa veya oynayamıyorsa o toplum ( spor branşı) kendisine medeni toplum diyemez, Voleybol Ailesinin ve Voleybolun var olduğundan söz edemez.
Ve hep sorulacak biz kaç kişiyiz?
Devam Edecek.
SAYGILARIMLA,
A.HANÇER
21.11.2013
Not….. A…:
1. Yabancı oyuncu sayısı basketbolda azalımı,– 13.04 2012 deki “Dönüşümün dışında kalanlar” yazım.
2. Futboldaki yabancı azalımı.
3. Bu yazı bütün sitelere açıktır. ( Yollamaya da çalışacağım.)
Not….. B…:
YANLIŞ HESAP
Sn. Mustafa Altunay
Maliye Okulları Voleybol Takımı
Yardımcı Antrenör – Kondisyoner
“Voleybolun Sesi” sitesindeki, Sn. Altunay’ın “Türk Voleybolu’nun Yeniden Yapılanması” başlıklı yazısını Konuk Yazar bölümümüzden yazınızda bilhassa “Yabancı Oyuncu Sayısı” kısmındaki hesaplamanızın yanlış bir hesaplama olduğu kanaatindeyim.
– 12 takımlı sistemde 3, 2 ve 1 yabancıyla oynandığı zaman forma şansı bulan yerli oyuncu sayısı sırayla şöyledir: 108, 120, 132. “ Olarak yazılmış”
On iki takımlı sistemde her ne kadar sahaya 144 sporcu çıksa da sahada oynayan oyuncu sayısı hep altıdır. Toplam 72. Bu nedenle, 12 takımlı bir lig sisteminde
1.-Sahada 3 yabancı + 3 sporcumuz olduğu için oynayan oyuncu sayısı 36 yabancı, 36 Türk sporcu olur.
2.- Sahada 2 yabancı + 4 sporcumuz olduğu için oynayan oyuncu sayısı 24 yabancı, 48 Türk sporcu olur.
3.- Sahada 1 yabancı + 5 sporcumuz olduğu için oynayan oyuncu sayısı 12 yabancı, 60 Türk sporcu olur.
Kenardaki oyuncular oynayan oyuncu sayılmaz. Eğer yerli oyuncu yerli ile değişse dahi, bu sayı oynanan sayısal değerlerde de değişmez.
24 takımlı sistemde 6, 5, 4, 3, 2 ve 1 yabancıyla oynandığı zaman forma şansı bulacak olan Türk oyuncu sayısı ise sırayla şöyle olacaktır: 198, 221, 244, 267, 290, 313.
Bu da tamamen yanlış bir hesap yeniden değerlendirin.
Örneğin; 6 yabancı oynadığı anda, yerli oyuncu sayısı SIFIR – 0 – olur. Örneğin Avrupa kupalarında bazen beş yabancının sahada olduğu anlarda, sahadaki Türk oyuncu sayısı BİR -1- olduğu gibi.
Bilgilerinize sunulur.
Saygılarımla,
A.HANÇER
29.11.2013